Peygamberlerin aleyhimüsselâm (salât ve selâm onların üzerine olsun)
şefaati
haktır/gerçektir. Peygamberimiz aleyhisselâm’ın şefaati,
günahkâr mü’minler ve onlardan büyük günah işleyip cezayı haketmiş
olanlar için hak ve sabittir. |
وشفاعة
الأنبياء عليه الصلاة السلام حق،
وشفاعة نبينا عليه الصلاة والسلام للمؤمنين المذنبين ولأهل الكبائر
منهم المستوجبين العقاب حق ثابت. |
Kıyâmet günü
amellerin mizanla tartılacağı
hususu haktır/gerçektir. Hazret-i Peygamber’in havzu haktır.
Kıyâmet günü hasımlar arasında iyilikler alınarak kısas ve
hesaplaşma olması haktır. İyilikler bulunmadığı takdirde
kötülüklerin atılması hak ve caizdir. |
ووزن
الأعمال بالميزان
يوم القيامة حق،
وحوض النبي عليه الصلاة والسلام حق، والقصاص فيما بين الخصوم بالحسنات
يوم القيامة حق، وأن لم تكن لهم الحسنات فطرح السيئات عليهم حق جائز.
|
Cennet
ve
cehennem,
hâlen yaratılmıştır, ebediyen (sonsuz olarak) de fâni
olmayacaklardır. Huriler, sonsuz olarak ölmezler. Yüce
Allah’ın cezası da, sevabı da ebedîdir.
|
والجنة
والنار
مخلوقتان اليوم، لا تفنيان أبدا، ولا تموت الحور العين أبدا، ولا يفنى
عقاب اللّه تعالى وثوابه سرمدا. |
Allahü teâlâ, dilediğini kendisinin bir lûtfu olarak
hidâyete
ulaştırır.
Dilediğini de adaletinin gereği olarak sapıklığa
düşürür. Allah’ın sapıklığa düşürmesi hızlanıdır. Hızlanın
manası ise, Allah’ın razı olacağı şeylerde onu başarılı kılmayıp
yardımını kesmesidir. Bu Allah’ın adaleti gereğidir. Aynı
şekilde Allah’ın, isyanları sebebiyle günahkârları
cezalandırması da adaleti icabıdır. |
واللّه تعالى
يهدي
من يشاء فضلا منه،
ويضل من يشاء عدلا منه، وإضلاله خذلانه،
وتفسير الخذلان: أن لا يوفق العبد إلى ما يرضاه منه، وهو عدل منه،
وكذا عقوبة المخذول على المعصية. |