Ana Sayfa (Kur'an-ı Kerim) Yeni Pencere

Geri

 

SAYFA :

312

 

020 - TÂHÂ SÛRESİ

 

CÜZ :

16

 

İleri

Sayfayı Yeni Pencerede Aç

 

 

 

 

 

 

 

 

 

13

Ben seni Peygamber seçtim. Şimdi vahyolunacakları dinle.

14

Şüphesiz ki ben, Allahtm, Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O halde bana ibadet et. Beni anmak için namaz kıl.

Âyet-i kerime’de, Hazret-i Mûsa'ya, mukaddes Tuva vadisinde Alan Teala ile konuşurken ayakkabılarını çıkarması emrediliyor.

Hazret-i Ali (radıyallahü anh) Ebû Zer ve Ebû Eyyub el-Ensârî gibi bazı sahâbiler bunun sebebinin Hazret-i Mûsa'nın ayakkabılarının murdar eşek derisinden yapılma ayakkabılar olduğunu söylemişlerdir.

Hasan-ı Basrî ve Mücahid'e göre ise bunun sebebi, ayakkabıların, murdar bir hayvan derisinden yapılma ihtimali değil Allahü teâlâ'nın, Hazret-i Mûsa'nın ayaklarını mukaddes topraklara çıplak olarak basmasını istemesidir. Nitekim Kabe'ye girildiğinde de ayakkabılar çıkarılmaktadır.

Taberi bu görüşü tercih etmiş ve delil olarak ta âyet-i kerime’nin sonunda "Çünkü sen, mukaddes vadi Tuvâ'dasın." buyurulmasını göstermiştir.

Bir kısım âlimler de bunun sebebi "Hazret-i Mûsa'nın Allahü teâlâ'nın huzurunda bulunmuş olmasıdır." demişlerdir.

Son âyette: "Beni anmak için namaz kıl." ifadesi geçmektedir. Bu ifadeyi bundan başka şekillerde izah edenler de vardır. O izahlarda da şöyle denmektedir: "Bu ifade "Sadece beni anmak için namaz kıl." Yahut "Beni namazın içinde anmak için namaz kıl." demektir.

Taberi de bu görüşü tercih etmektedir. Veya "Namaz kıl. Çünkü ben onu Kur'anda zikrettim." anlamına gelmektedir. Yahut "Namaz kıl ki ben de seni öveyim ve delilleri yâdettireyim." demektir. Veya "Namazı, beni anma vakitleri olan beş vakitte kıl." demektir. Yahut "Namazı unutursan hatırlayınca hemen kıl." demektir. Nitekim Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)den şu Hadis-i Şerif Rivâyet edilmektedir. Enes (radıyallahü anh) diyor ki:

"Resûlüllah "Kim bir namazı unutursa onu hatırlayınca kılsın. Namazın bundan başka hiçbir keffareti yoktur." buyurdu ve "Beni anmak için namaz kıl." âyetini okudu. Buhari, K. Mevakıt es-Salah, bab: 37 / Müslim, K. el-Mesacid, bab: 314, Hadis No: 684

15

Herkesin, yaptığının karşılığını görmesi için kıyamet mutlaka kopacaktır. Ben onu neredeyse kendimden de gizleyeceğim.

Allahü teâlâ bu âyet-i kerime’de, herkesin yapmış olduğu iyiliğin veya kötülüğün karşılığını görmesi için kıyametin mutlaka kopacağım beyan ediyor ve kıyametin ne zaman kopacağının ise büyük Meleklerden ve Peygamberlerden dahi gizlenmiş olduğu bildiriliyor.

Bazı müfessirler bu âyet-i kerimeye, bir kıraat şekline göre şöyle mânâ vermişlerdir. "Şüphesiz ki kıyamet gelmektedir. Nerdeyse ben onu ortaya çıkaracağım ki herkes yapmış olduğu amelin karşılığım bulmuş olsun."

16

Kıyamet gününe inanmayıp nefsinin arzusuna uyan, sakın seni ondan alıkoymasın. Yoksa helak olursun.

Ey Mûsa, kıyametin kopacağına inanmayan ve sadece kendi heva ve heveslerine uyan insanlar seni kıyamet için hazırlık yapmaktan sakın alıkoymasın. Aksi takdirde helak olursun.

Müfessirlerin çoğunluğu buradaki kitabın Hazret-i Mûsa'ya yapıldığını ve Kur'an-ı Kerim'de zikredilmesi hasebiyle Hazret-i Muhanimed'e ve onun ümmetine de hitap olduğunu söylemişlerdir. Diğer bir kısım müfessirief ise buradaki hitabın sadece Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)e olduğunu zikretmişlerdir.

17

Sağ elindeki nedir ey Mûsa?

Allahü teâlâ Hazret-i Mûsa'ya, sağ elindekinin ne olduğunu bildiği halde yine de onu sormuştur. Bunun hikmeti, Allahü teâlâ'nın Hazret-i Mûsa'ya kendi kudretinin büyüklüğünü ve dilediğini yapma gücünde olduğunu göstermesidir. Allahü teâlâ Hazret-i Mûsa'ya ne olduğunu sorduğu âsâyı yılan şekline sokmuş, onunla denizi yarmış ve onunla taştan su fışkırtmıştır. Bu sebepledir ki kendisiyle birçok mucizeyi meydana getirdiği âsânın ne olduğunu sormuş ve Hazret-i Mûsa'nın dikkatini çekmiştir.

Bazı müfessirler buradaki sorunun asıl maksadının, Hazret-i Mûsa'yı teskin etmek ve Allahü teâlâ ile yapmış olduğu konuşmadan dolayı duyduğu heyecanı yatıştırmaktır. Zira "Elindeki nedir?" diye sorarak ilahî kelamdan sonra konuşmayı beşer seviyesine indirmiştir. Böylece Hazret-i Mûsa'nın heyecanını gidermiştir.

18

Mûsa: "O benim âsâm'dır.'Ona dayanır, koyunlarıma onunla yaprak silkelerim. Benim ona başka ihtiyaçlarım da vardır." dedi.

Allahü teâlâ Hazret-i Mûsa'ya sadece sağ elinde ne bulunduğunu sormasına rağmen Hazret-i Mûsa uzun bir cevap vermiştir. Bunun sebebi, Allahü teâlâ ile konuşmasını uzatmayı arzu etmesidir.

19

Allah: "At onu ey Mûsa." dedi.

20

Bunun üzerine Mûsa asasını bıraktı. Birde ne görsün o, bir yılan olmuş, hareket ediyor.

21

Bunun üzerine Allah şöyle dedi: "Al onu. Korkma. Biz onu, eski haline döndüreceğiz.

Allahü teâlâ, Hazret-i Mûsa'nın sağ elinde bulunan kuru âsâda mucizeler göstererek Hazret-i Mûsa'ya, onu yere atmasını emretmiş bunun üzerine âsâ hareket eden bir yılan haline gelmiştir. Hazret-i Mûsa bir insan olarak bunu görünce âsânın bu halinden korkmuş ve geri dönüp kaçmaya başlamıştır. Bunun üzerine Allahü teâlâ Hazret-i Mûsa'ya, kaçmamasını, âsânın tekrar eski haline döneceğini bildirmiştir. Bundan sonra başka bir mucize göstermek için şöyle buyurmuştur:

22

Elini koynuna sok da, bir başka mucize olarak, kusursuz bembeyaz çıksın.

23

Böylece sana, en büyük mucizelerimizden birini gösterelim.

Allahü teâlâ, Hazret-i Mûsa'ya bu emri verince Hazret-i Mûsa elini koynuna soktu sonra çıkardı. Birde baktı ki eli bembeyaz olmuş, pınl pırıl parlıyor.

Hazret-i Mûsa'nın teni esmer renkteydi. Bu sebeple elinin kar gibi bembeyaz olması bir mucize idi.

24

Firavuna git. Çünkü o azmıştır.

Ey Mûsa, sen benim tarafımdan bir elçi olarak Mısır'ın idarecisi olan Fi-ravun'a git. Zira o azmış, rabbine karşı isyan etmiştir. Sen onu, benim birliğimi kabullenmeye, bana itaat etmeye ve İsrailoğullarını seninle birlikte serbest bırakmaya davet et.

25

Mûsa şöyle niyaz etti: "Rabbim, gönlüme genişlik ver."

26

İşimi kolaylaştır.

27

Dilimin düğümünü çöz. (Kekemeliğimi gider.)

28

Ki insanlar sözümü anlasınlar.

29

Bir de ailemden birini bana vezir yap.

30

Kardeşim Harun'u.

31

Onunla beni güçlendir.

32

Vazifemde onu bana ortak et.

33

Ki seni çokça tesbih edelim.

34

Ve seni çokça analım.

35

Şüphesiz ki sen bizi çok iyi görüyorsun.

Hazret-i Mûsa, kendisine Peygamberlik verileceğini öğrenince Allahü teâlâ'dan şunları istedi: "Ey rabbim, sen bana genişlik ver ki bana gönderdiğin vahyi iyi anhyayım ve kendimde, Firvun'a karşı konuşma cesareti hissedeyim. Sen bana, vermiş olduğun Peygamberlik vazifesini hakkıyla yapmamı kolaylaştır. Sen, dilimdeki kekemeliği çöz ki rahat rahat konuşma imkânı bulayım. Ve insanlar ben ianlasınlar. Sen, ailemden birini, özellikle kardeşim Harun'u bana yardımcı kıl. Beni onunla güçlendir. Onu da, bana verdiğin Peygamberlik vazifesinde bana ortak kıl ki seni çokça tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz ki sen bizi çok iyi görüyorsun. Bizim hiçbir işimiz senden gizli değildir.

36

Allah şöyle dedi: "Ey Mûsa, dilediğin sana verildi.

Ey Mûsa, istemiş olduğun şeyleri, gönül genişliği, işinin kolaylaştırılması, dilindeki kekemeliğin giderilmesi, kardeşin Harun'a Peygamberlik verilerek sana yardımcı yapılmîsı isteklerin kabul edil li.

37

Biz sana, bir kere daha lütufta bulunmuştuk.

 

 

 

 

Ana Sayfa (Kur'an-ı Kerim) Aynı Pencere

Geri

 

(T :  M : 922  H : 310)

 

TABERİ TEFSÎR-İ - (TÜRKÇE)

 

-

 

İleri

Sayfayı Büyüterek Aynı Pencerede Aç