Ben seni
Peygamber seçtim. Şimdi vahyolunacakları dinle.
Şüphesiz
ki ben, Allahtm, Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O halde bana ibadet et. Beni
anmak için namaz kıl.
Âyet-i kerime’de, Hazret-i
Mûsa'ya, mukaddes Tuva vadisinde Alan Teala ile konuşurken ayakkabılarını
çıkarması emrediliyor.
Hazret-i Ali (radıyallahü anh) Ebû Zer ve
Ebû Eyyub el-Ensârî gibi bazı sahâbiler bunun sebebinin Hazret-i
Mûsa'nın ayakkabılarının murdar eşek derisinden yapılma ayakkabılar
olduğunu söylemişlerdir.
Hasan-ı
Basrî ve
Mücahid'e göre ise bunun sebebi,
ayakkabıların, murdar bir hayvan derisinden yapılma ihtimali değil
Allahü teâlâ'nın, Hazret-i
Mûsa'nın ayaklarını mukaddes topraklara çıplak
olarak basmasını istemesidir. Nitekim Kabe'ye girildiğinde de ayakkabılar
çıkarılmaktadır.
Taberi
bu görüşü tercih etmiş ve delil olarak ta âyet-i kerime’nin sonunda "Çünkü sen,
mukaddes vadi Tuvâ'dasın." buyurulmasını göstermiştir.
Bir kısım âlimler de bunun sebebi
"Hazret-i
Mûsa'nın Allahü
teâlâ'nın huzurunda bulunmuş olmasıdır." demişlerdir.
Son âyette: "Beni anmak için namaz
kıl." ifadesi geçmektedir. Bu ifadeyi bundan başka şekillerde izah edenler de
vardır. O izahlarda da şöyle denmektedir: "Bu ifade "Sadece beni anmak için
namaz kıl." Yahut "Beni namazın içinde anmak için namaz kıl." demektir.
Taberi
de bu görüşü tercih etmektedir. Veya "Namaz
kıl. Çünkü ben onu Kur'anda zikrettim." anlamına gelmektedir. Yahut "Namaz kıl
ki ben de seni öveyim ve delilleri yâdettireyim." demektir. Veya "Namazı, beni
anma vakitleri olan beş vakitte kıl." demektir. Yahut "Namazı unutursan
hatırlayınca hemen kıl." demektir. Nitekim
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)den
şu Hadis-i Şerif Rivâyet edilmektedir. Enes
(radıyallahü anh) diyor ki:
"Resûlüllah
"Kim bir namazı unutursa onu hatırlayınca kılsın. Namazın bundan başka hiçbir
keffareti yoktur." buyurdu ve "Beni anmak için namaz kıl." âyetini okudu.
Buhari, K. Mevakıt es-Salah, bab: 37 / Müslim, K.
el-Mesacid, bab: 314, Hadis No: 684
Herkesin,
yaptığının karşılığını görmesi için kıyamet mutlaka kopacaktır. Ben onu
neredeyse kendimden de gizleyeceğim.
Allahü
teâlâ bu âyet-i kerime’de, herkesin yapmış olduğu iyiliğin veya
kötülüğün karşılığını görmesi için kıyametin mutlaka kopacağım beyan ediyor ve
kıyametin ne zaman kopacağının ise büyük Meleklerden ve Peygamberlerden dahi
gizlenmiş olduğu bildiriliyor.
Bazı
müfessirler bu âyet-i kerimeye, bir kıraat şekline göre şöyle mânâ
vermişlerdir. "Şüphesiz ki kıyamet gelmektedir. Nerdeyse ben onu ortaya
çıkaracağım ki herkes yapmış olduğu amelin karşılığım bulmuş olsun."
Kıyamet
gününe inanmayıp nefsinin arzusuna uyan, sakın seni ondan alıkoymasın. Yoksa
helak olursun.
Ey Mûsa,
kıyametin kopacağına inanmayan ve sadece kendi heva ve heveslerine uyan insanlar
seni kıyamet için hazırlık yapmaktan sakın alıkoymasın. Aksi takdirde helak
olursun.
Müfessirlerin çoğunluğu buradaki kitabın Hazret-i
Mûsa'ya yapıldığını ve Kur'an-ı Kerim'de zikredilmesi hasebiyle Hazret-i
Muhanimed'e ve onun ümmetine de hitap olduğunu söylemişlerdir. Diğer bir kısım
müfessirief ise buradaki hitabın sadece Hazret-i
Muhammed
(sallallahü aleyhi ve sellem)e olduğunu
zikretmişlerdir.
Sağ
elindeki nedir ey
Mûsa?
Allahü
teâlâ Hazret-i
Mûsa'ya, sağ elindekinin ne olduğunu bildiği
halde yine de onu sormuştur. Bunun hikmeti, Allahü
teâlâ'nın Hazret-i Mûsa'ya kendi
kudretinin büyüklüğünü ve dilediğini yapma gücünde olduğunu göstermesidir.
Allahü teâlâ Hazret-i
Mûsa'ya ne olduğunu sorduğu âsâyı yılan
şekline sokmuş, onunla denizi yarmış ve onunla taştan su fışkırtmıştır. Bu
sebepledir ki kendisiyle birçok mucizeyi meydana getirdiği âsânın ne olduğunu
sormuş ve Hazret-i Mûsa'nın dikkatini
çekmiştir.
Bazı
müfessirler
buradaki sorunun asıl maksadının, Hazret-i Mûsa'yı
teskin etmek ve Allahü teâlâ ile yapmış
olduğu konuşmadan dolayı duyduğu heyecanı yatıştırmaktır. Zira "Elindeki nedir?"
diye sorarak ilahî kelamdan sonra konuşmayı beşer seviyesine indirmiştir.
Böylece Hazret-i Mûsa'nın heyecanını
gidermiştir.
Mûsa:
"O benim âsâm'dır.'Ona dayanır, koyunlarıma onunla yaprak silkelerim. Benim ona
başka ihtiyaçlarım da vardır." dedi.
Allahü
teâlâ Hazret-i
Mûsa'ya sadece sağ elinde ne bulunduğunu
sormasına rağmen Hazret-i Mûsa uzun bir cevap
vermiştir. Bunun sebebi, Allahü teâlâ ile
konuşmasını uzatmayı arzu etmesidir.
Allah:
"At onu ey
Mûsa." dedi.
Bunun
üzerine
Mûsa asasını
bıraktı. Birde ne görsün o, bir yılan olmuş, hareket ediyor.
Bunun
üzerine Allah şöyle dedi: "Al onu. Korkma. Biz onu, eski haline döndüreceğiz.
Allahü
teâlâ, Hazret-i Mûsa'nın sağ elinde
bulunan kuru âsâda mucizeler göstererek Hazret-i Mûsa'ya,
onu yere atmasını emretmiş bunun üzerine âsâ hareket eden bir yılan haline
gelmiştir. Hazret-i Mûsa bir insan olarak bunu
görünce âsânın bu halinden korkmuş ve geri dönüp kaçmaya başlamıştır. Bunun
üzerine Allahü teâlâ Hazret-i
Mûsa'ya, kaçmamasını, âsânın tekrar eski
haline döneceğini bildirmiştir. Bundan sonra başka bir mucize göstermek için
şöyle buyurmuştur:
Elini
koynuna sok da, bir başka mucize olarak, kusursuz bembeyaz çıksın.
Böylece
sana, en büyük mucizelerimizden birini gösterelim.
Allahü
teâlâ, Hazret-i Mûsa'ya bu emri
verince Hazret-i
Mûsa elini koynuna soktu sonra çıkardı. Birde
baktı ki eli bembeyaz olmuş, pınl pırıl parlıyor.
Hazret-i
Mûsa'nın teni esmer renkteydi. Bu sebeple elinin kar gibi bembeyaz olması
bir mucize idi.
Firavuna
git. Çünkü o azmıştır.
Ey Mûsa,
sen benim tarafımdan bir elçi olarak Mısır'ın idarecisi olan Fi-ravun'a git.
Zira o azmış, rabbine karşı isyan etmiştir. Sen onu, benim birliğimi
kabullenmeye, bana itaat etmeye ve İsrailoğullarını seninle birlikte serbest
bırakmaya davet et.
Mûsa
şöyle niyaz etti: "Rabbim, gönlüme genişlik ver."
İşimi
kolaylaştır.
Dilimin
düğümünü çöz. (Kekemeliğimi gider.)
Ki
insanlar sözümü anlasınlar.
Bir de
ailemden birini bana vezir yap.
Kardeşim
Harun'u.
Onunla
beni güçlendir.
Vazifemde
onu bana ortak et.
Ki seni
çokça tesbih edelim.
Ve seni
çokça analım.
Şüphesiz
ki sen bizi çok iyi görüyorsun.
Hazret-i
Mûsa, kendisine Peygamberlik verileceğini öğrenince
Allahü teâlâ'dan şunları istedi: "Ey rabbim, sen bana genişlik ver ki
bana gönderdiğin vahyi iyi anhyayım ve kendimde, Firvun'a karşı konuşma cesareti
hissedeyim. Sen bana, vermiş olduğun Peygamberlik vazifesini hakkıyla yapmamı
kolaylaştır. Sen, dilimdeki kekemeliği çöz ki rahat rahat konuşma imkânı
bulayım. Ve insanlar ben ianlasınlar. Sen, ailemden birini, özellikle kardeşim
Harun'u bana yardımcı kıl. Beni onunla güçlendir. Onu da, bana verdiğin
Peygamberlik vazifesinde bana ortak kıl ki seni çokça tesbih edelim ve çokça
analım. Şüphesiz ki sen bizi çok iyi görüyorsun. Bizim hiçbir işimiz senden
gizli değildir.
Allah
şöyle dedi: "Ey
Mûsa, dilediğin sana
verildi.
Ey Mûsa,
istemiş olduğun şeyleri, gönül genişliği, işinin kolaylaştırılması, dilindeki
kekemeliğin giderilmesi, kardeşin Harun'a Peygamberlik verilerek sana yardımcı
yapılmîsı isteklerin kabul edil li.
Biz sana,
bir kere daha lütufta bulunmuştuk.
|