Soru:
Ameller niyete göre iyi veya kötü olur diye, iyi niyetle istediğimizi yapınca
sevap kazanır mıyız?
CEVAP
Mubahlar
iyi niyet ile, güzel düşünce ile yapılınca, sevap kazanılır. Kötü niyetlerle
yapılırsa veya bunları yapmak, bir farzı vaktinde edaya mani olursa, günah
olur. Farzlar yapılırken, kötü niyetler karışırsa, borç ödenmiş, cezadan
kurtulmuş olunur ise de, sevap kazanılmaz, hatta günah olur. Haram işleyenin
ibadetleri sahih olur. Yani borçları ödenmiş olursa da, sevap kazanmaz.
Haramdan iyi niyet ile [Allah’tan korkarak] vazgeçen sevap kazanır. Başka bir
sebep ile haram işlemezse, sevap kazanmaz. Yalnız, günahından kurtulur. (Hadika)
Haramların
iyi niyet ile yapılması, bunları haramlıktan çıkarmaz. (Ameller,
niyete göre iyi veya kötü olur) hadis-i şerifi,
taatlere ve mubahlara niyete göre sevap verileceğini bildirmektedir.
Bir
kimse, birinin gönlünü almak için başkasını incitse, yahut haram para ile cami
yaptırsa, bunlara sevap verilmez. (Şir’a)
Taat,
kötü niyet ile yapılırsa, günah olur. Güzel niyetlerle taatin sevabı çoğalır.
Mesela, camide oturmak, taattir. Mescidin, Allahü teâlânın evi olduğunu
düşünerek, Allahü teâlânın evini ziyareti de niyet ederse, sevabı daha çok
olur. Namaz kılmayı beklemek için de niyet ederse ve dışarıda gözü, kulağı günah
işlemesin diye de ve mescitte itikâf ederek ahireti düşünmeyi de, mescitte,
Allahü teâlânın adını anmayı da, orada emr-i maruf ve nehy-i münker etmeyi,
yani vaaz etmeyi de, vaaz dinlemeyi de, yahut Allahü teâlâdan haya ederek
edepli olmayı da niyet ederse, her niyeti için ayrı sevaplara kavuşur. (Redd-ül Muhtar)
Birkaç
niyet
Koku
sürünen, iyi giyinen; dünya lezzeti için veya gösteriş yapmak, öğünmek için
yahut yabancı kadın ve kızlara şık görünmek için güzel giyinirse, günah işlemiş
olur. Bu kimse, sünnet olduğu için koku sürünür, şık giyinirse, camiye saygı
için, camide yanına oturan müslümanları incitmemek için, temiz olmak için,
sıhhatli olmak için, İslam’ın vakarını, şerefini korumak için niyet edince, her
niyeti için ayrı sevaplar kazanır. Her mubah işte, hatta yiyip-içmede, uyumada
ve helaya girmekte bile iyi niyet etmelidir. Hadis-i
şerifte, (Allahü teâlâ, sizin görünüşünüze,
malınıza [rütbenize, iyi işlerinize] bakmaz; bunları ne niyetle yaptığınıza
bakar) buyuruldu. (Müslim)
Yani,
Allahü teâlâ, insanın yeni, temiz elbisesine, hayrat ve hasenatına, malına,
rütbesine bakarak sevap vermez. Bunları ne düşünce ile, ne niyet ile yaptığına
bakarak, sevap veya azap verir. Bir işe başlayan kimsenin niyeti, Allah için
olmazsa, o işi yapmamalıdır.
Bir
kimse, iyi bir amel işlemeye niyet etse, fakat onu işlemek nasip olmasa, ona
niyetinin sevabı yazılır. Niyete de sevap varmış diyerek, yapmak istemediği
halde niyet eden, sevap alamaz.
İslamiyet’in
emrettiği bir şey, dünya menfaati için yapılınca sahih ve makbul olmuyor. Dünya
işi sayılıyor. Herhangi bir dünya işi de, ahiret menfaati için yapılınca,
ibadet halini alıyor.
Düşüncesini
temizleyen ve niyetini düzelten bir kimse, yiyip-içmekte ve her türlü dünya
işlerinde ahiret faydasını gözeterek, sevap kazanmak fırsatını elden kaçırmaz.