Soru: Vaizler, (“Okulumu bitirince
veya emekli olunca namaza başlarım” demek yanlıştır. Emekli olacağın garanti
değildir. Genç yaşta ölen çoktur. Hem yaşlanınca ibadet etmek zorlaşır)
diyorlar. Peki, bir kimsenin, emekli olması garanti olsa, yaşlanınca da
dinçliğini muhafaza etse, o kimsenin, namaz kılmayı emekli oluncaya kadar geciktirmesi
caiz mi olur?
CEVAP
Böyle konuşanları
biz de çok işitiyoruz. Emekli olmak garanti olsa da, namazı kazaya bırakmanın
haram olduğunu düşünmeden, böyle yanlış konuşuyorlar. Namaz kılmak, haccetmek
gibi, ömürde bir kere yapılan bir şey değil ki, tehir [erteleme] imkânı olsun.
Her gün beş vakit namaz kılmak gerekir. (Namazı daha
sonra kılarsın) demek, (Bir ay, bir yıl yemek
yeme, daha sonra yemediklerini yersin) demekten daha yanlış bir şeydir.
Çünkü bir hadis-i şerifte, (Accilû bis-salâti kablel
fevt ve accilû bit-tevbeti kablel mevt) buyuruluyor. (Namazı vaktinde kılmak için acele edin, namazı fevt
edebilir, yani kaçırabilirsiniz. Ölüm gelmeden önce tevbe etmekte acele edin,
tevbeye fırsat bulamayabilirsiniz) deniyor. Vakti çıktıktan sonra
kılınca, yani kaza edince, hem kazaya bırakma günahını yükleniyoruz, hem de
vaktinde kılma sevabından mahrum kalıyoruz. Onun için fevt etmeden namazı
kılmalı, mevt gelmeden tevbeyi yapmalı.
Namazı, kazaya
bırakmak büyük günah olduğu gibi, kazasını geciktirmek de büyük günahtır. Bu
büyük günah, kaza kılacak kadar zaman geçince, bir misli artar. Kaza etmeyi
geciktirince de, tevbe etmek farz olur.
Emekli olunca, kaza
etmek zor olmasa da, rahat rahat kılabilse de, namazları kazaya bıraktığı için
büyük günaha girer. Bazı zamane vaizlerinin, çarpıcı olsun diye, verdikleri
böyle aklî örneklere itibar etmemelidir.