Soru: Yazarın biri, (Her millet,
namazda okunan sureleri, âyetleri, namaz kılarken kendi lisanı ile, yani
tercümesini okuyabilir) diyor. Öyle midir?
CEVAP
Diyanetin
hazırladığı Kur'an-ı kerim mealinin önsözünde diyor ki:
(Kur'an-ı
kerim, yalnız Türkçeye değil, hiçbir dile hakkıyla çevrilemez. Eski tefsirlerin
ışığı altında verilen manalara da tercüme değil, meal demek uygundur. Kur'anın
yalnız manasını ifade eden sözleri, Kur'an hükmünde tutmak, namazda okumak caiz
olmaz. Hiçbir tercüme, aslının yerini tutamaz.)
İbni Hacer-i Mekki
hazretleri buyuruyor ki:
(Kur'an-ı
kerimi Arabiden başka harf ile yazmak ve başka dile tercüme edip, Kur'an-ı
kerim yerine bunu okumak, sözbirliği ile haramdır. Arabiden başka harf ile
yazmak ve böyle yazılmış Kur'anı okumak haramdır. Kur'an-ı kerimi Arabi
harflerle, okunduğu gibi yazmak sureti ile değiştirmek bile, sözbirliği ile
haramdır.) [Fetava-i fıkhiyye s.37]
Soru: Allah yerine tanrı demenin caiz olmadığını
bildirdiniz. 1940dan 1950 yılına kadar müezzinlik yaptım. "Allahü
ekber" yerine "Tanrı uludur" dedim. Ezanı da, kameti de hep
Türkçe okudum. Namazımı da âyetlerin tercümesi ile kılıyorum. Dinimizde zorluk
yoktur. Tanrı kimseye gücünün yetmediğini yüklemez. Bırakın her toplum, kendi
dili ile ibadetini yapsın! Kimseyi zorla Arap yapamayız. İslamiyet’in şartı
temizlik ve güzel ahlaktır, dil değildir. Hangi dille ibadet edersen et hiç sakıncası
olmaz. Öyle değil mi?
CEVAP
Hayır öyle
değildir. Namazda sureler ve dualar Arapça okununca sadece iftitah tekbiri (Allahü ekber) yerine (Tanrı
uludur) dense veya başka bir şey
söylense namazın yine sahih ve kabul olmayacağı bütün fıkıh kitaplarında
yazılıdır. Mesela Redd-ül muhtarda açıkça
yazılıdır. Hatta selamdan önce okunan duaları bile Arabi okumak şarttır.
Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şerifte olmayan duaları okumak bile namazı bozar.
Arabiden başka herhangi bir dil ile namaz kılmanın sahih olmadığını bütün
âlimler ittifakla bildirmişlerdir. (Hindiyye)
Biz, başka
milletlerin milli marşlarını tercüme ederek söylesek, onlar da bizim istiklal
marşımızın tercümesini söyleseler uygun görülmez. Her devletin kanununda
bildirilen esaslara uymak gerektiği gibi, Allahü teâlâ da bize namazı nasıl
kılmamızı emrediyorsa öyle kılmamız gerekir. Dinimizde kolaylık vardır. Fakat
kolayına geldiği gibi dini değiştirmek yoktur.
Mesela sizin
isminiz İsmet, günahsızlık, temizlik demektir. Bir kimse sizi, Arapça olan
İsmet kelimesiyle değil de tercümesi olan temizlik kelimesi ile çağırsa, İsmet
Bey yerine, Temizlik Bey dese ne dersiniz? Bir ismin bile tercümesini söylemek
çok tuhaf olurken namazdaki sureleri Türkçe olarak okumak nasıl caiz olur?
Dinde, sizin veya bizim fikrimize itibar edilmez. Muteber din
kitapları ne yazıyorsa ona bakılır. Allahü teâlânın emri olduğu için ibadet
lisanı Arabidir. Dinin sahibi nasıl istemişse öyle yapılır. Başka türlü istemek
dine aykırı olur. Kur'an-ı kerimin tercümesini Kur'an hükmünde tutmak ve
namazda okumak asla caiz değildir. Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde, (Benim kitabım Arabidir, Kur'anı Arabi lisan ile indirdim)
buyuruyor. O halde Allahü teâlânın melek ile indirdiği kelimelerin, harflerin
ve manaların toplamı Kur'andır. Kur'an-ı kerim Arabiye bile çevrilse, yine Kur'an
olmaz. Kur'anın açıklaması olur. Manası bozulmadan da, bir harfi bile
değişince, Kur'an olmaz.
Fetava-i
fıkhiyye’de buyuruluyor ki:
(Kur'an-ı
kerimi başka dile tercüme edip, Kur'an-ı kerim yerine bunu okumak ve Kur'an-ı
kerimi Arabi harflerle, okunduğu gibi yazmak suretiyle değiştirmek bile
sözbirliği ile haramdır. Kur'an-ı kerimi böyle yazarken ve başka dile tercüme
ederken, Allah kelamının icazı bozulmakta, nazm-i ilahi değişmektedir. Bunun
gibi sebeplerle de Kur'an-ı kerimin tercümesi namazda okunamaz.)
Namaz haricinde her
milletin kendi diliyle dua etmesi caizdir. Vaaz ve nasihati kendi lisanıyla
yapması gerekir. Din için yapılacak diğer bütün hizmetler de böyledir.