SÜSmek, toslamak. Defetmek,gidermek. | |
نَطَحَه الثَّورُ و نحُوه ـــَــ نَطْحًا |
Vuruştu, toslaştı. |
ناطَحَه |
Gökdelen, yüksek apartman. |
النَّاطحة (ج) نواطِحُ |
Süsülüp toslanarak ölmüş hayvan. |
النّطِيح و النَّطِيحة (ج) نَطْحَى و نَطَائحٌ |
Bağ v.b.: bekçisi. |
النّاطِر (ج) نُطَّارٌ و نَطَرَةٌ |
(=) |
النَّاطور (ج) نَوَاطِير |
Bostan korkuluğu. |
النُّطَّار |
Casus. |
النَّاطِس |
Maharetli doktor. |
النَّطَاسىُّ |
(=) Dkikatle inceleyen. |
النَّطِس |
Yarısı yenip sofraya bırakılan yiyecek. |
النُّطَاعَةُ |
Üzerinde mahkûm öldürülen deri. Ağız tavanı. |
النَّطْعِ و النَّطَعُ (ج) أُنْطَاعٌ و نُطُوع |
Damlamak. (—o) : Dökmek. Yarmak. Bulaştırmak. Bir kusurla ittiham etmek. |
نَطَف ـــِــ نَطْفًا و نُطُوفًا و نِطافًا و نَطَافانًا |
Berrak su. Damla., Meni. |
النُّطْفَة (ج) نِطَافٌ و نُطَفٌ |
Söylemek konuşmak. Ses çıkarmak. |
نَطَقَ ـــِــ نُطْقًا و مَنْطِيقًا |
Konuşturdu. Kuşak bağladı. |
نطَّقَه |
Konuşmasını istedi. Konuştu. * |
اسْطَنْطَقَه |
Sorguya çeken. |
المستنطِق |
Söz. Mantık ilmi. |
المَنْطِق |
Kemer, kuşak. |
المِنْطَق |
(=) Bölge. |
المِنْطَقَة (ج) مَنَاطِق |
Sözden anlaşılan mana. |
المَنْطُوق |
Güzel konuşan. |
المِنْطِيق |
Açık, seçik. Düşünen. |
النَّاطِق |
Kemer. Önlük. Çerçeve, sınır. |
النِّطَاق (ج) نُطُوق |
Söz. Anlayış. |
النُّطْق |
Verdi. - |
أنْطَى |