Deve salgını, vebası. Bez, beze. |
الغُدَّةُ (ج) غُدَدٌ و غَدَائدُ |
Ur. |
الغُدَدَةُ |
Göl suyu içmek.(-o) : Ahdi bozmak, sözünde durmamak. |
غَدَرَ الرجلُ ـــِــ غَدْرًا |
Terk etti, bıraktı. |
غادَرَهُ |
Geçilmesi güç taşlık ve engebeli yer. Nehirde su çekilince kalan cıvık çamur. |
الغَدَرُ (ج) أغْدار |
Bakıyye. |
الغُدْرَةُ الغَدْرَة |
Göl. |
الغَدِيرُ (ج) غُدُرٌ و غُدْرٌ و غُدْرَانٌ |
Bitki parçası. Saç örgüsü. |
الغَدِيرَة (ج) غَدائر |
Çok vermek. |
غَدَفَ له فى العطاء ـــُــ غَدْفًا |
Kuzgun kargası. |
الغُدَاف (ج) غِدْفان |
Nimet, refah. |
الغَدَف |
Su çok olmak. Sağanak yağmur yağmak. Kaynaktan bol su çıkmak. Bolluk ve bereket olmak. |
غَدَقَتِ الأرضُ ـــِــ غَدْفًا |
Bol su. |
الغَدَقُ |
Yumuşak, güzek çocuk. Cömert insan. İyi koşan at. Müreffeh hayat. |
الغَيْدَاقُ |
Uyku. Imızganma. |
الغَدَن |
Kuşlukta gitmek. Gitmek. Erken davranmak. Olmak. |
غَدا ـــُــ غُدُوًّا |
Kahvaltı etmek. Yemek yemek. |
غَدِىَ ـــَــ غَدًا و غَدَاءَ |
Yağmur bulutu. Sabah yağmuru. |
الغَادِية (ج) غَوَادٍ |
Yarın. Beklenen gün. |
الغَدُ |
Kahvaltı. Öğle yemeği. |
الغَدَاء (ج) غَدَوات |
Tan yeri ağarmasından güneş doğuncaya kadar olan zaman. |
(الغَداة) : (ج) غدَوات |
(=) |
(الغُدْوة) : (ج) وغُدُوّ |