Vasiyet edip yerine getirilmesini istemek. (-o) : bilmek. (-bi ) : buluşmak.

عَهِدَ فلان إلى فلان ـــَــ عَهْدًا

Andlaştı, and verdi

أعهده و عاهده

Andlaştılar

تعَاهَدا

Mes’uliyetini üzerine aldı

تَعَهدَ بالشىءِ

Bilgi. Vasiyet. Tavsiye. Emirname. Yemin. Zaman.

العَهْدُ (ج) عُهُودٌ و عهِادٌ

Sulhname. Senet. Mes’uliyet. Taahhüt. Emanete teslim edilen şey. Mes’ul. Kusur.

العُهْدَة

Muahit, andlaşmalı. Eski

العَهِيد

Toplantı yeri. Enstitü

المَعْهد (ج) مَعَاهِدُ

Günah. Zina

العَهْر

Halife, imparator

العاهل (ج) عواهِلُ

İmparatorluk

العاهليّة

Hazır. Hazırlıksız söylenen söz

العاهِن (ج) عَوَاهِنُ

Boyanmış yün

العِهْن (ج) عهُونٌ