Dökülmek, akmak.

سَكَبَ الماء و نحوه ـــُــ سُكُوبًا

Hicazda bulunan bir ağaç. Gelincik çiçeği. Kurşun.

السَّكَبُ

Et, sirke, pırasa, bal ve baharat ile yapılan bir yemek.

السِّكْباجُ

Susmak, konuşmamak. Durmak. Ölmek. Öfkesi dinmek.

سَكَتَ ـــُــ سُكُو تًا

Bir duruş. Birden gelen ölüm.

السَّكْتَهُ

Durmak, sakinleşmek. (-o): Doldurmak. Bend yapmak. Men etmek.

سَكَرَ ـــُــ سُكَورًا و سَكَرَانًا

Dolmak. Sarhoş olmak.

سَكِرَ الحوضُ و نحوه ـــَــ سَكَرًا

Bayıldı. Gözü bağlandı.

سُكِّرَ بصره

Sarhoşluk.

السُّكْرُ

Sarhoşluk veren şey. Sirke. Hurma şirası.

السَّكَرُ

Hiddet. Zevke düşkünlük. Baygınlık.

السَّكْرَةُ

Şeker. Bir nevi yaş hurma. Seyrek taneli salkım.

السُّكَّرُ

Küçük tabak. Yemekle beraber sofraya konan salata, turşu vb.

السُّكُرُّجَةُ (ج) سَكارِجُ

Garip.

السَّاكِعُ

Ayakkabı yapıcı ve tamircisi.

الإسْكافُ (ج) أساكِفَةُ

Kirpik. Kirpik yeri. Alt göz kapağı.

الاُسْكُفُّ

Alt göz kapağı. Eşik.

الاُسْكُفَّةُ

Kapamak. Çivilemek. Kulağı sağır etmek. Kitlemek. Kulaklarını kesmek. Kazmak. Para basmak.

سَكَّ الشىء ـــُــ سَكًّا

Alçaklık. Çivi. Dar kuyu. Dar zırh. Düz duvar. vb. Dizi.

السَّكُّ (ج) سُكوكٌ و سِكاكٌ

Dar çıkmaz yol. Akrep ve örümcek deliği. Dar zırh. Dar kuyu.

السُّكُّ (ج) سُكو كٌ و سِكاكٌ

Dizi. Düz yol. Sokak. Para kalıbı. Saban demiri.

السِّكَّةُ (ج) سِكَكٌ

Demiryolu.

سِكَّةُ الحديد

İskele. Portatif merdiven.

الإسْكِلَةُ

Durmak. Susmak. Dinmek. Sükûna kavuşmak. (-ilâ): Canı ısınmak, alışmak.

سَكَنَ المتحرك ـــُــ سُكُو نًا

Bir yerde kalmak, oturmak.

و ـ المكان و به سَكْنًا و سُكْنَى

Baş eğdi, boyun eğdi.

اسْتَكَنَ فلانٌ

(=)

استكان

Fakir düştü, kendini fakirlere benzetti.

تَسَكَنَ و تَمَسْكَنَ

Bıçakçı.

السَّكانُ

Gemi dümeni.

السُّكَّانُ

Bıçak.

السِّكِّينُ (ج) سَكاكِينُ

Mesken. Can yoldaşı. Zevce. Ateş. Merhamet. Bereket. Yiyecek.

السَّكَنُ (ج) أسكانٌ

Mesken. Ücretsiz mesken tahsis etme.

السُّكْنَى

İç huzuru. İç rahatlığı. Vekar.

السَّكِنَةُ

Fakirlik, çaresizlik.

المَسكَنَةُ

Fakir, düşkün.

المِسْكينُ (ج) مساكينُ

Mayhoş meşrubat.

السَّكَنْجَبين