Emir altına girmek, baş eğmek.

سَخَرَتِ السفينَةُ ـــَــ سَخْرًا

Zorlamak, zorla yaptırmak.

و ــ فلانًا سُخرِيَّا

Alay etmek, eğlenmek.

سَخِر منه و به ـــَــ سَخْرًا و سُخْرًاو سُخْرِيَةً

Zorla yaptırdı. Ram etti, emri altına verdi. (-alâ) : Musallat etti, başına sardı.

سَخَرَّه

Alay ve eğlence konusu.

المَسْخَرَة (ج) مَسَاخيرُ

İstememek, kızmak, hoşlanmamak.

سَخِطَهُ و سَخِطَ عليه ـــَــ سَخَطًا ، و سُخُطًا

Azınsadı. Makbule geçmedi.

تَسَخَّطَه

İnce ve zayıf olmak.

سَخُفَ الشى ء ـــُــ سُخْفًا و سُخُفَةً وسخافة

Yeni doğmuş kuzu ve oğlak.

السَّخْلَةُ (ج) سَخْلٌ و سِخالٌ

Siyahlık.

السَّخَم

Isınmak.

سَخَنَ ـــُــ سُخْنًا و سُخُونَة

Isıttı. Ağlattı. Güldürdü.

أسْخَنَهُ

Sıcak. Şiddetli dayak. Çift tutağı. Eğri kürek. Bıçak.

السِّخِّينُ (ج) سَخَاخينُ

Cömert olmak. Durmak.

سَخَا ـــُــ سَخَاءً

(=)

سَحْوَه سَخَاوَةً

S. müş.

سَخِىٌ (ج) أسْخيِاَءُ و هى سخيَّةٌ (ج) سَخَايا