Kurumak. Kesilmek. Kâtil diyetle ölümden kurtulmak. Ara bulmak.

رَقَا الدمع والدمُ و نحو هما رَقْئًا و رُقُوءًا

Arabulucu. Kan kesilsin diye üzerine konan şey. Diyet.

الرَّقوءُ

Beklemek. Göz önüne almak. gözetmek, korumak. Sakınmak.

رَقَبَهُ ـــُــ رقْبًا و رُقوبًا ورَقابَةً

Ölümünden sonra sahip olmak şartıyla birine ev veya tarla verdi.

أرقَبَهُ دارأ أو أرضًا

Gözetti, korudu. Korktu, çekindi. 

راقَبَهُ

Yükseldi, yukarı çıktı. Bekledi. 

ارتَقبَ

(=)

تَرَقَّبَه

Sansür. 

الرَّقابَة

Murakabe. Ölümünden sonra sahip olmak şartıyla birine ev veya tarla verme.

الرُّقْبَى

Kontrol işi. Korku. Sakınma.

الرِّقْبَةُ

Boyun. İnsan. Keman veya ut kulpu.

الرَّقَبَةُ (ج) رِقابٌ

Allah’ın isimlerinden. Gözetleyen, koruyan. Kumar hakemi. Sansür eden. Keşif kıt’ası.

الرَّقِيبُ (ج) رُقَبَاء

Kazanmak, elde etmek. (-o) : Düzene koymak.

رَفَحَ ـــَــ رَقحًا و رَقَاحَةً

Uyumak. (-an) : Vaz geçmek. Fırsatı kaçırmak.

رَقَدَ ـــُــ رَقْدًاو رُقُودًا و رُقادًا

Büyük ve derin küp. 

الراقُودُ

Uyuyacak yer. Kabir.

المَرْقَدُ (ج) مَرَاقِدُ

Süslemek. Yaldızlamak, nakışlamak. Yazmak, noktalamak.

رَقَشَه ـــُــ رَقْشًا

(=) Sitem etti.

رَقَشَهُ

Güzel yazı.

الرَّقْشُ (ج) رقوشٌ

Siyah-beyaz benekli yılan. Sarı ve kırmızı noktalı böcek.

الرَّ قْشَاءُ

Sıçramak, sıçrayıp çökerek oynamak. Sallanmak, kımıldamak, çırpınmak.

رقَصَ ـــُــ رقْصًا ورقَصَانًا

Sıçrayarak yürüdü. (-o) : Oynattı, hoplattı.

أرْقَصَ

Oyuncu, dansöz.

الراقِصَةُ

Oyun, dans. Oyunda yapılan hareketler.

الرَّقْصُ

Saat pandülü. Saat kepçesi (rakkase).

الرَّقَّاصُ

Alaca boyamak.

رَقَطَهُ ـــُــ رَقَطَا

Benekli hayvan. Kaplan, pars.

الاَرْقَطُ

Alaca renk.

الرُّقْطَةُ (ج) رُقَطٌ

Ellerini yere dayayarak kalkmak.(-o): Yamamak. Destek vurmak. Düzene koymak. Vurmak. Sövmek.

رَقَعَ الشَيخُ و نحوهُ ـــَــ رَقْعًا

(=) Kazandı. Korudu. İlâve etti, tamamladı. 

رَقَّعَهُ

Ahmak. Gök.

الأرْقَعُ (ج) رُقْعٌ

Yama, kâğıt parçası, fiş. Kara parçası. Satranç tablası. Rık'a yazısı.

الرُّقْعةُ

Frenk inciri.

الرُّقَعَةُ (ج) رُقَعٌ

Ahmak. Gök.

الرَّقيع (ج) أرقعة

İnceltmek.

رَقَهُ ـــُــ رَقَا

İnce ve nazik olmak.Yumuşamak. Boyun eğmek. Utanmak. (-li ) : Acımak.

رَقَ ـــِــ رِقًا و رِقَّةً

S. müş.

فهو وهى و هم رقيق (ج) أرِقاء

(= ) Fakir düştü. (-bi ) : Cimrilik etti, esirgedi. (-o) : İnceltti. Köle edindi. Yumuşattı.

أرقَّ

Yumuşattı. Süsledi. Bozdu. 

رَقَّقَّ قلبَهُ

Su çekilip azaldı. Çoğu gitti. (-o) : Mâlik oldu, köle muamelesi yaptı.

اسْتَرَقُّ

İnce,hoş.Yufka ekmek.

الرُّقَاقُ

Yazı yazılan ince deri. Beyaz sayfa. Az su. Büyük kaplumbağa, erkek kaplumbağa.

الرّقُ (ج) رقوق

İnce. Tef. Kölelik. Geniş ve yumuşak arazi.

الرِّقُّ (ج) رُقُوق

İnce, hoş, köle.

الرَّقيق

Kalın oklava.

المِرقاقُ (ج) مَراقيقُ

Yufka ekmek.

المُرقَّقُ

Çabuk, gayretli.

المِرقالُ (ج) مراقيلُ

Yazmak . Noktalamak, harflerini belirtmek. Çizgi çekmek, süslemek. Damgalamak. Nişanlanmak. Ütülemek. Mühürlemek.

رقَمَ الكتاب و عليه و فيه ــــُــ رَقْمًا

Erkek yılan.

الاَرْقَمُ (ج) أراقِمُ

Noktalama.

الترقيم

Kalın çizgi. Nişan. Mühür izi. Fiyat etiketi. Rakam. 

الرَّقْمُ (ج) أرقامٌ

Bahçe. Vadi kenarı. Su birikintisi. Hayvan bileğindeki tırnak şeklinde kabarık.

الرَّقْمةُ

Kitap. Yörünge. Ashab-ı Kehf’in memleketi, dağı veye köpeği.

الرَّقِيمُ

Kalem. Nakışlama aleti. Ütü.

المِرقَمُ (ج) مَراقِمُ

Kına veya safran ile boyamak, saçını boyamak.(-o ) : Bir şeyi boyamak.

رَقَنَت المراءةُ ــــُــ رَقْنًا

( = ) (-o ) : Güzel yazdı, sık yazdı. Noktaladı.

رَقَنَتِ المرأةُ

( = ) 

تَرَقَّنَ

Kına, safran. 

الإرْقَانُ

( = ) 

الرِّقَانُ الرقون

Okuyup üflemek, okuyarak tedavi etmek.Yaltaklanmak.

رَقَى المَرِيضَ و نحَوه ـــِــ رقْيًا و رُقيًاورُقْيَةً

Yukarı çıkmak, yükselmek. (-o ) : Üzerine çıkmak.

رَقِىَ ـــَــ رَقْيًا و رُقَّيا و رَقْيَةً

Yükseltti, yukarı çıkardı. Terfi ettirdi. (-fî ) : İlâve etti. (-alâ ) : Söz uydurdu.

رَقَاهُ

Yükseldi.

ارتَقى

Üstüne çıktı.

و ــ شيًاوفيه و إليه و عليه

Yükseldi, ilerledi. Terfiye etti. (-o, fî, ilâ, alâ ): Üstüne çıktı.

ترقَّى

Toprak vaya kum yığını.

الرَّقْوُ

Yükselme vasıtası. Basamak, derece.

المَرِقاة (ج) مراق