Başın iki yanı ağarmak. (- o) : Yaratmak. Çoğaltmak. Ekmek.

ذَرَأ شَعْرُهُ ـــَــ ذَرْءًا

Nesil, soy.

الذُّريَّةُ (ج) ذرارِىُّ

Kılınç keskinleşmek. Acı sözlü olmak. Dili açılmak. Burnu damlamak. Yara azmak.

ذَرِبَ السّيْفُ ـــَــ ذَربًاو ذَرَابَةً

S. müş.

ذَرِبٌ (ج) ذُرْبٌ (ج) و هى ذَرِبةٌ (ج) ذَرِبات

Mide fesadı.

الذَّرَبُ

Su katılmış süt.

الذَّرَاح

Kunduz böceği.

الذَّرَّاح (ج) ذَراريح

Güneş doğmak. Zayıflayıp eksilmek. Kâkülü ağarmak.

ذَّرَّت الشَّمْسُ ـــُــ ذُورُورًا

Saçmak, dağıtmak, ekmek.

و ـ الشىء ـــُــ ذَرًّا

Nesil. Küçük karınca. Güneş ışığının aksinde görülen zerreler.

الذَّرَ

Atom.

الذَّ رّةُ

İnsan nesli, tohumu. Küçük kadınlar.

الذُّرّيّةُ

Elini uzatmak. Ön ayağını atmak. (- o) : Kol ile ölçmek. Süratle kat etmek. Kusmuk ağzına kadar gelmek.

ذرَع فلانٌ ـــَــ ذَرعً

Orta parmak ucundan dirseğe kadar el. Ön ayak. Arşın. Alet ve makine kolu.

الذِّراعُ (ج) أزْرُعٌ وذُرْعان

Gücü yetmedi.

وضاق بالاَمر ذِرَاعًا

Miktar. Uzunluk. Güç, kuvvet.

الذَّرْعُ

Vesile ve vasıta.

الذُّرْعَةُ

Atış talimi levhası. Avcı siperi. Vesile ve vasıta.

الذّريعة (ج) ذَرائعُ

Yaş boşanmak. (- o) : Yaş akıtmak.

ذَرَفَ الدَّمْعُ ـــِــ ذَرْفًاو ذُزُوفًا

Yaş akıttı. Geçti, aştı.

ذرَّفت العينُ دمعَها

Kuş terslemek. (- alâ) : Çirkin söz söylemek.

ذَرَقَ الطائرُ ـــُــ ِ ذرْقًا و ذُراقًا

Kuş tersi.

الذُّرَاق الذَّرْقُ

Yabani yonca, tirefil.

الذُّرَق

Uçup dağılmak. Süratle düşmek. Körelmek. (- o) : Uçurmak, dağıtmak. Harman savurmak. Yaratmak.

ذرا ـــُــ ذَرْوًا

Toplanıp birbirine girdi. (- bi) : Gizlendi, himayesine girdi. (- o) : Zirveye çıktı.

تَذَرَّى

Siper. Himaye. Göz yaşı. Maya ve huy.

الذَّرَا

Mısır.

الذُّرة

Zirve, tepe.

الذروة (ج) ذُراً

Yaba.

المِذْرَى