Ensesinden itmek. (- o) : Tokatlamak. Atmak. Genişletmek. Yere gizlemek.

دَحَّ فى قفاه ـــُــ دَحًا

Kovmak, uzaklaştırmak.

دَحَرَه ـــَــ دَحْرًا و دُحُورًا

Yuvarladı, çevirdi.

دَحرَجَهُ

Tane tutmak, dolmak. (- bi) : Gizlemek. Araştırmak. (- o) : Şişirmek, doldurmak. Sokmak.

دَحَسَ السُّنبلُ ـــَــ دَحْسًا

Ayağı kaymak. Güneş batıya eğilmek. Delil hükümsüz kalmak. (- bi, an) : Araştırmak. (- o) : Delili iptal etmek.

دَحَضَت رجلُه ـــَــ دَحْضًا ؛ ودُحُوضاً

Gevşek, sebatsız.

الداحض (ج) دُحَّض

Ulaşamamak. (- o) : Çocuk düşürmek. Def etmek, kovmak. Ovmak.

دَحَقَت يدُه عن الشىء ـــَــ دَحْقًا ؛ ودُحُوقً

Kavmi tarafından kovulmuş.

الدَّحيِقُ

Ağzı dar kuyu.

الدَّحْلاء

Karanlık. Sirke küpü. Kara, kaba.

الدَّحْمَسُ (ج) دَحامِسُ

Kısa boylu, göbekli.

الدِّحَنُّ

Karın sarkmak. At eşelenmek. (- o) : Genişletmek, yaymak. Def etmek, atmak, sürmek.

دحا البطنُ ـــُــ دَحْوًا