Meme şişmesi. |
الخَوْزَبُ |
Erkek deve kuşu yavrusu. |
الخَيْزَبان |
Göz küçük olmak, şaşı olmak. Göz açıp yummak. Göz ucundan bakmak. |
خَزِرَتِ العينُ ـــَــ خَزَرًا |
Et ve undan yapılan yemek. |
الخَزِيرَة |
Yumuşak ağaç. Kamış. Dümen. |
الخَيْزُرَان |
İpek ve yünle dokunmuş kumaş. Halis ipek kumaş. |
الخَزُّ (ج) خُزُوزٌ |
İpekçi. |
الخَزَّازُ |
Arkadaşlarıyla beraber yürürken geri kalmak. Öç almak. (-o) : Kesmek. Almak. |
خزَعَ عن أصحابه ـــَــ خَزْعً |
Mizahî, gülünç sözler. |
الخَزَعْبَلُ |
Bâtıl. |
الخُزَعْبِلُ |
Tuğla, kiremit saksı. |
الخَزَف |
Ok yaydan çıkmak. Karnındakini çıkarmak. (-o) : Delmek. Okla vurmak. |
خَزَق السهمُ ـــِــ خَزقً |
Topal oldu. Tek başına kaldı. (-o) : Kesti, kopardı. |
اخْتَزَل |
Kesildi, ayrıldı. |
انْخزل |
Yarmak, delmek. |
خَزَمَه ـــِــ خَزْمًا |
Hükmü altına almak. |
و ـ أنفَ فلان |
Erkek yılan. |
الأَخْزَمُ |
Şebboy ve lavanta çiçeği. |
لخُزامَى |
Devenin burnuna takılan halka. |
الخِزَامة (ج) خَزَائمُ |
Bozulmak, kokmak. (-o) : Kasaya koymak. (-an) : Vermemek. Saklamak. |
خَزَنَ اللَّحْمُ والطَّعامُ ـــُــ خَزْنًا خُزُونًا |
Hazine, kasa. |
الخِزَانَةُ (ج) خَزَائنُ |
Belâya uğramak, rezil olmak. İtibar ve önemini kaybetmek. Mahvolmak. Utanmak. |
خَزِىَ ـــَــ خَزًى وخَزْيةً |
S. müş. |
خَزْيانُ و هى خَزيا (ج) خَزايا |
Belâ. Utanacak huy ve hal. |
الخِزْية |