Osmanlı
Devleti’nde şehirlerde geceleri dolaşan güvenlik kuvveti. Arabça “as”
kelimesinin çoğulu olan ases, Osmanlılara İlhanlılardan geçmiştir. Bu teşkilâta
ilhanlılar Devleti’nde “emâret-i ases” denirdi. Bu teşkilâtın başında, yeniçeri
ocağını meydana getiren ortalardan yirmi sekizinci ortanın çorbacısı bulunurdu.
Bu çorbacıya asesbaşı denirdi. Bugünkü mânâda emniyet müdürüne karşılık
gelmektedir.
Asesbaşı
idaresindeki asesler, geceleri asayişi te’min etmek için dolaşırlar, yasak
yerlerde rastladıkları şüpheli kişileri yakalarlar, kimliklerini soruştururlar,
suçlu olanları cezalandırırlardı. Suçsuz olanları ise yasak yerlerde
dolaştıklarından ötürü para cezasına çarptırırlardı. Yeniçeri ağasının
yakaladığı kimselerin hapsi ile asesbaşı ilgilenirdi. İstanbul içindeki
Tomruklar ile Babacâfer zindanı da asesbaşınsn emri altındaydı.
Asesbaşı,
başına yeşil çuhadan çatal kalafat, arkasına zağra yakalı ve yeşil dîvân kürkü,
bacağına ak çakşır, ayağına da sarı yemeni giyerdi. Devlet merkezi olan
İstanbul’da, biri Galata’da diğeri Suriçi’nde (İstanbul) olmak üzere iki
asesbaşı vardı. Fakat İstanbul asesbaşısı üstün dereceli idi. Asesbaşı Bâb-ı
âli’de bulunduğu için kendisinin yeniçeriağası dâiresinde bir emir eri
bulunurdu. Yeniçeri ağası asesbaşına bu emireri ile emir gönderirdi. Diğer
şehir ve kasabalarda da ases adı altında emniyet teşkilâtı ve buna âid vergiler
vardı.
Asesbaşı,
merasimlerde ve kapıkulu ocaklarının sefere çıkışlarında beş yüz kadar olan
maiyyeti ile yolun iki tarafına dizilerek düzeni sağlardı. Veziriazam dîvânında
ve vezîriâzamın İstanbul’da kol gezdiği zamanlarda bir kısım asesiyle birlikte
asesbaşı da bulunurdu.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Osmanlı Târih Deyimleri Sözlüğü; cild-1,
sh. 93
2) Seyahatname (Evliya Çelebi); cild-1, sh.
517
3) Kapıkulu Ocakları; cild-1, sh. 170
4) Büyük Türkiye Târihi; cild-9, sh. 371