YAHYA BERMEKÎ

Abbasî Devleti vezirlerinden. İsmi, Yahya bin Hâlid bin Bermek, künyesi Ebû Ali’dir. Abbasî halîfelerine uzun zaman vezirlik yapmış olan Bermekîler âilesindendir. 738 senesinde doğdu. Babası Hâlid, Abbasî Devleti’nin kurulmasında büyük hizmette bulunmuş ve bundan dolayı vezirlik makamına getirilmişti. İyi bir eğitim gören Yahya bin Hâlid, babası vasıtasıyla Azerbaycan valiliğine tâyin edildi. Daha sonra Halîfe Mehdî tarafından vezirliğe getirildi. Ayrıca oğlu Harun Reşîd’in yetiştirilmesiyle vazifelendirildi. Harun Reşîd, Yahya Bermekî’nin hanımından süt emdiği için, aynı zamanda onun süt oğlu idi.

Harun Reşîd, halîfe olunca süt babası ve hocası Yahya Bermekî’yi eski vazifesinde bırakarak, Beyt-ül-mâl’ın idaresini eline verdi. Edebiyat, fesahat ve belagat bakımından zamanın önde gelenlerinden olan Yahya bin Hâlid, vezirlik makamında kaldığı on yedi senede, oğulları Fâzıl ve Ca’fer ile birlikte Abbasî devlet idaresinde büyük hizmetlerde bulundu.

Yahya bin Hâlid’in vezirliği sırasında yaptığı en büyük hizmet, dünyâ târihinde ilk defa kâğıt fabrikasını kurmasıdır. 794 senesinde kurulan bu fabrika, bütün dünyâda yeni bir devrin başlangıcı oldu. Bu başarısı kâğıt sanâyînin gelişmesini, daha sonra Şam’da ve Trablusgarb’da yeni kâğıt fabrikalarının açılmasını sağladı. İbn-i Hâlid, bu hizmetiyle bütün dünyâda ilmin yaygınlaşmasını sağlamış ve matbaanın keşfine zemin hazırlamıştır.

Halîfe Harun Reşîd, bir süre sonra, çıkan fitneler üzerine Yahya bin Hâlid ile oğullarını hapsettirdi. Yahya bin Hâlid hapiste iken oğullarından birisi ona bir gün; “Ey babacığım! Bu kadar yüksek makam ve mevkilerde kaldıktan sonra, niçin bu hâle düştük?” deyince; “Ey oğulcağızım! Gece yarısı bir mazlumun yaptığı beddua sebebiyle bu durum başımıza geldi. Allahü teâlâ mazlumun âhını kısa zamanda alır” cevâbını verdi.

Yahya bin Hâlid, zamanın büyük âlimi Süfyân bin Uyeyne’ye (r. aleyh) her ay bin dirhem gönderirdi. Süfyân bin Uyeyne de (r. aleyh) ona devamlı: “Allahım! O benim ihtiyâcımı giderip, kendimi ibâdete verebilmeme yardımcı oldu. Sen de onun âhiretteki hâlini düzelt, ona yardımcı ol” diye dua ederdi. Yahya bin Hâlid, 805 senesinde Rafika’da hapiste iken vefat etti. Oğlu Fâzıl namazını kıldırdı. Fırat kıyısına defnedildi. Vefatından sonra rüyasında onu gören yakınlarından birisi, Allahü teâlânın kendisine nasıl muamele ettiğini sordu. O da; “Allahü teâlâ beni, Süfyân bin Uyeyne’nin duası sebebiyle af ve mağfiret eyledi” cevâbını verdi.

Horasan valisi olan oğlu Fâzıl’ın, vakitlerini avlanmak gibi şeylere harcadığını ve halkın işleriyle ilgilenmediğini bir mektupla halîfeye bildirdiler. Halîfe mektubu Yahya bin Hâlid’e vererek, Fâzıl’ı îkâz etmesini söyledi. Bunun üzerine Yahya Bermekî, oğluna şu mektubu yazdı: “Ey oğulcağızım! Allahü teâlâ seni muhafaza etsin. Halîfeye oradaki ahvâlini bildiren bir mektub geldi. Seni terbiye ettiğim şeylerle süslen ve kendini onlara alıştır. Boş işlerle uğraşma. Böyle yaparsan insanlar seni severler ve iyi bilirler.” Sonra şu mânâda bir şiir yazdı: “Gündüzlerini, iyi ve mühim işler yapmaya tahsis et. Çünkü insanların gözü sendedir. Ne yaptığını ve ne ile uğraştığını araştırırlar. Dostlardan ayrılığa sabret. Gece olunca seni gözleyenlerin, ahvâlini araştıranların gözü sana ulaşamaz. O zaman şahsî işlerinle uğraşabilirsin. Çünkü, gece akıllının gündüzüdür. Gece onun üzerine perdelerini atar. İnsanlar onu göremezler. Ahmak kimse şahsî ahvâlini gizlemediği için, herkesin haberi olur. Böylece akıllı düşmanları, yaptıklarını kendi aleyhine kullanır.”

Veciz sözlerinden bâzıları şunlardır: “Emir sahiplerinin en üstün vasfı, isabetli hüküm ve kararlar verebilmesidir. Bunun da esâsı, Allahü teâlânın beğendiği ve razı olduğu şeyleri yapmak, halk için iki kapıyı açık tutmaktır. Bunlardan biri şefkat, merhamet, ihsan ve ikramda bulunmak; diğeri de yerine göre sertlik göstermesi, uzak durulması gereken işlerden onları men etmesidir.”

“Dünyalık sahibi isen, onu Allah yolunda harca. Fakirleri, muhtaçları faydalandır. Böyle yapman bir şey eksiltmez. Dünyâ senden yüz çevirmiş, fazla malın-mülkün yoksa yine ver. Çünkü malını az diye tutman, elde kalmasını sağlamaz. Dünyâ malı elimizde emânettir. Bizim, önce geçenlerin hâlinden, sonrakilerin de bizden ibret almaları lâzımdır.”

“Bir kimse ile aranızda iyilik kapısı açılmışsa, bir güzel söz ile de olsa, bu kapıyı açık bırakın, kapamaktan sakının.”

Yine oğluna; “Duyulan ve işitilenden daha güzel yazınız. Yazdıklarınızın en güzelini ezberleyiniz. Ezberlediklerinizin en güzelini söyleyiniz” diyerek bir başka tavsiyede daha bulunmuştur (Bkz. Bermekîler).