Evliyanın büyüklerinden ve fıkıh âlimi. İsmi, Ömer bin Muhammed bin Abdullah bin Muhammed es-Sühreverdî, künyesi Ebû Abdullah’dır. Ebû Nasr ve Ebü’l-Kâsım Sûfî de denildi. Nesebi Ebû Bekr-i Sıddîk’a (r. anh) ulaşır. Şeyh Ebü’n-Necîb’in kardeşinin oğludur. 1144 (H. 539) senesinde Sühreverd’de doğdu. 1234 (H. 632) senesi Muharrem ayında vefat etti.
Şihâbüddîn Sühreverdî, ilim öğrenmek için Bağdâd’a gitti. Amcası büyük âlim Ebü’n-Necîb Abdülkâhir’in sohbetlerinde yetişerek tasavvuf ilimlerini öğrendi. Aynı zamanda Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin sohbetlerinde de bulundu. Basra’da da Ebû Muhammed bin Abdullah’ın sohbetlerine devam etti. Ebû Hafs Sühreverdî; amcasından, Ebû Muhammed Hibetullah bin Şiblî, Ebü’l-Feth bin Battî, Ma’mer bin Tâhir, Ebû Zür’a Makdisî, Ebü’l-Fütûhîâîvebirçok âlimden hadîs-i şerîf dinleyip, rivayette bulundu.
Kendisinden ise; İbn-i Dübeysî, İbn-i Nukta, Zekî Berzâlî, İbn-i Neccâr, Kavsî, Ebü’l-Ganâim bin Allan, Izz el-Fârûsî, Ebü’l-Abbâs el-Eberkûhî ve bir çok âlim ilim öğrenip, hadîs-i şerîf rivayetinde bulundu.
Ebû Hafs Sühreverdî bir çok eserler yazdı. Bunlardan bâzıları şunlardır: 1-Akîdetü erbâb-it-takî, 2-Behcet-ül-Ebrâr fi menâkıb-il-Gavs-il-Geylânî, 3-Bugyet-ül-beyân fi tefsîr-il-Kur’ân, 4-Avârif-ül-meârif fi beyân-ı tarîk-il-kavm: Tasavvufa dâir bir eserdir.
Şihâbüddîn Ebû Hafs Ömer bin Muhammed Sühreverdî, oğluna yaptığı nasihatte şöyle buyuruyor:
“Ey oğul! Sana, Allahü teâlâdan korkmayı, Allahü teâlânın ve Resûlünün (sallallahü aleyhi ve sellem), ana-babanın ve evliyanın hakkına riâyet etmeyi tavsiye ederim. Bunu yaptığın takdirde, Allahü teâlâ senden razı olur. Açıktan ve gizli olarak Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riâyet et. Gizli ve açık, içten ve dıştan, tefekkürle, hüzünle ve ağlayarak Kur’ân-ı kerîm okumayı ihmâl etme. İlimden bir adım bile yüz çevirme. İlim öğren. Tasavvuf ehli olduğunu söyleyip de dalâlet içerisinde olanlardan, onların avamından olma. Çünkü onlar, din hırsızları ve müslümanları doğru yoldan saptıranlardır. Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesine iyi sarıl. Dinde sonradan ortaya çıkıp, dinden imiş gibi inanılan hâlbuki dinde yeri olmayan bid’atlerden çok sakın. Çünkü her bid’at dalâlettir. Kadınlarla, bid’at sahibi kimselerle, zenginlerle ve nefslerinin peşinde giden avam ile beraber olma. Çünkü bunlar, senin dînini giderir. Dünyâda az bir şeyle kanâat et. Yalnızlığa iyi sarıl. Hatâ ve günahların için çok ağla. Helâlinden yemeğe çalış. Çünkü helâl yemek (haramlardan sakınmak), bütün hayırların ve iyiliklerin anahtarıdır. Sakın harama meyi etme. Çünkü harama meyi edersen, Cehennem’de yanarsın. Helâlinden giyin. Eğer bunlara riâyet edersen, îmânın ve ibâdetin tadını duyarsın. Allahü teâlâdan devamlı kork. Yarın kıyamet gününde, Allahü teâlânın huzurunda hâlinin ne olacağını unutma. Geceleyin namaz kılmayı ve gündüz oruç tutmayı çoğalt. İmâm ve müezzin olmadığın zaman da cemâatle namaz kılmayı elden bırakma. Başkan olmayı isteme. Çünkü başkan olmayı isteyen ve seven kimse, ebediyyen felah bulmaz. Hüküm verenlerin ve sultanların meclislerinde bulunma, insanlarla münâkaşa etme. Seni medheden kimsenin sözüne aldanma. Seni kötüleyen kimsenin sözlerinden dolayı da üzülme. Herkese karşı iyi huylu ol. Tevâzûya yapış. Çünkü Resûlullah efendimiz; “Kim Allahü teâlânın rızâsı için tevazu yaparsa, Allahü teâlâ onu yükseltir. Kim kibirlenirse ve böbürlenirse, Allahü teâlâ onu alçaltır” buyurdular, iyi ve kötü kimseler karşısında her zaman edebli ol. Küçük-büyük herkese merhametli ol. Onlara karşı şefkat ve merhamet gözüyle bak. Çok gülme. Çünkü gülmek, gaflettendir ve kalbi öldürür. Resûlullah efendimiz; “Eğer siz benim bildiğimi bilmiş olsaydınız, az güler, çok ağlardınız” buyurdu. Allahü teâlânın rahmetinden ümîdini kesme. Ümit ile korku arasında yaşa.
Ey oğul! Dünyâyı terk et (haram olan, Allahü teâlânın yasak ettiği şeyleri ve dünyâ sevgisini terk et). Çünkü dünyâyı isteyenin ve sevenin dîni gider. Namazını kıl, orucunu tut. Allahü teâlânın velî kullarına; malın, bedenin ve makamınla hizmetçi ol. Onların kalblerini kazan ve onların yaşayışlarına göre hareket et. Ehl-i sünnet îtikâdında olan âlimlerden hiç birinin sözlerini inkâr etme. Eğer inkâra gidersen ebediyyen felah bulamazsın.
Ey oğul! Allahü teâlânın sana rızık olarak verdiği şeylerde cömert ol. Cimrilik, hased, kin ve hileden çok sakın. Çünkü, cimri ve hasedci kimsenin yeri Cehennem’dir. Hiçbir zaman hâlini insanlara açma. Zahiri süsleme. Çünkü görünüşü süslemek, bâtının harâblığındandır. Rızık konusunda Allahü teâlânın vâdlerine güven. Çünkü O, her canlının rızkını vereceğine dâir kefil oldu. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde meâlen; “Yerde yürüyen ne kadar canlı varsa, hepsinin rızkı, ancak Allahü teâlâya aittir” buyurdu (Hûd sûresi: 61). İnsanlardan hiçbir şey bekleme. Hakkı söyle. Mahlûkâttan hiçbirisine meyletme. Mâlâyânîyi terk et. Peygamber efendimiz bir hadîs-i şerîfde; “Kişinin mâlâyânîyi (faydası olmayan şeyleri) terketmesi, müslümanlığının güzelliğindendir.” buyurdu.
Ey oğul! İnsanlara nasihat edici ve faydalı ol. Yemeği, içmeği, konuşmayı ve uykuyu azalt. Sâdece ihtiyâcın kadar ye ve zaruret yoksa, konuşma. Çok uyuma. Namaz, oruç ve Allahü teâlânın zikri ile meşgul ol. Kalbin mahzun, gözün yaşlar dökücü, amelin hâlis, duan hamd, arkadaşların fakîr, evin mescid, malın ilim, zînetin zühd olsun.
Ey oğul! Fânî dünyânın zînetine aldanıp gururlanma. Dünyâya meyi eden helak olur. Ahîret yolculuğuna hâzır ol. Fırsat elinde iken, Allahü teâlâdan başkasına gönül bağlama. Bir gün gelir pişmanlığın fayda vermez.”