Mısır’da yetişen târih ve coğrafya âlimi. İsmi, İsmail bin Ali bin Mahmûd bin Ömer olup, lakabı İmâdüddîn’dir. Ebü’l-Fidâ künyesiyle meşhûr oldu. 1273 (H. 672) senesinde Şam’da doğdu. Babası, zamanın önde gelen komutanlarından idi. İyi bir eğitim gördü. Henüz on iki yaşında iken Markab muhasarasında bulundu ve çok yararlılıklar gösterdi. Daha sonra Akka ve Humus kalelerinin fethine katıldı. Sultan Baybars’ın Haleb’e gönderdiği orduda, bâzı birliklere komuta etti. Malatya’da Moğollarla yapılan gazalarda büyük mücâdele örneği gösterdi. Bu başarılarından dolayı kendisine Hama emirliği ve Mâlik-ül-Müeyyed ünvanı verildi. 1331 (H. 732) senesinde Hama’da vefat etti.
Ebü’l-Fidâ, yaşadığı ve karşılaştığı vak’aları yazmasıyla meşhûr oldu. Târih ilmi sahasında en çok tanınan eseri, Esîr’in El-Kâmil fît-Târih adlı ünlü eserinin bir devamı mâhiyetinde olan Muhtasar-u Târih-il-Beşer’dir. İlk peygamber ve ilk insan Âdem aleyhisselâmdan başlıyarak, 1328 (H. 729) senesine kadar olan hâdiselere yer vermiştir. Eser, batı dillerine tercüme edildi. 1870 senesinde İstanbul’da, 1908 senesinde de Mısır’da basıldı.
Ebü’l-Fidâ’nın bir diğer mühim eseri 1316-1321 seneleri arasında yazdığı Takvîm-il-Büldân’dır. Yirmi sekiz bölümden ibaret, genel coğrafya kitabıdır. Mukaddimeden sonra, yeryüzünün ırmaklarını, göllerini, denizlerini ve dağlarını tanıtır. Metin, bir takım cedvelleri de ihtiva etmektedir. Bu cetvellerde, yer adları ile bunların coğrafî koordinatları gösterilmiştir. Ebü’l-Fidâ, bu eserinde Batlemyüs, İdrisî, İbn-i Havkal, İstahrîve Bîrûnî’nin eserlerinden faydalanmıştır. Özellikle İbn-i Sa’îd el-Magribî’nin Kitabı Bastil-Erd fît-Tûl vel-Arz adlı eserinden istifâde etmiştir. Bu kitap, îdrisî’nin eserinden sonra coğrafya alanında en meşhûr olandır. Bir ara Mekke’ye giden Ebü’l-Fidâ, çölde karşılaştığı hâdiseleri yaptığı avları, ilgi çekici bir tarzda kitabında yazmıştır. Eser, Reinaud ve De Slane tarafından 1840 senesinde neşredilmiştir. Fransızca tercümesi 1848-1883 seneleri arasında yayınlanmıştır.
Avrupalı tarihçi Carra de Vaux onun hakkında; “Büyük bir komutan olmasına rağmen, kaleminin parlaklığı, kılıcının gücünü gölgede bırakdı” demektedir.