Soru: Şevahid-ün Nübüvve kitabında deniyor ki:
(Allahü teâlâ Salebe hakkında, (Onlardan kimi
de, “Eğer bize lütuf ve kereminden ihsan ederse, muhakkak zekâtını vereceğiz,
gerçekten salihlerden olacağız” diyerek Allah’a kesin söz vermişti. Ne zaman ki
Allah, kereminden isteklerini verdi, cimrilik edip yüz çevirdiler. Zaten yan
çizip duruyorlardı) buyurdu. Salebe’nin kabilesi
bunu işitince Salebe’ye, (Helak oldun. Allahü teâlâ
senin hakkında âyet gönderdi) dediler. Salebe, Resulullaha gelip, (İşte
malımın zekâtı, kabul eyle) dedi. Resulullah,
(Allahü teâlâ senin zekâtını kabul etmekten beni men etti)
ve (Sen kendi kendine ettin! Sana söyledim, sözümü
dinlemedin) buyurdu ve onun zekâtını almadı. Resulullah
vefat ettikten sonra Salebe zekâtını Hazret-i Ebu Bekir’e getirdi. Hazret-i Ebu
Bekir de, (Resulullahın kabul etmediğini ben
nasıl kabul edebilirim) buyurdu. Hazret-i Ömer’in halifeliği zamanında
zekâtını ona da getirdi. O da kabul etmedi; fakat Hazret-i Osman halifeliği
sırasında kabul etti.)
Burada iki sualim var: 1- Salebe sahabeden değil
miydi? Normal bir Müslüman bile zekât verdiği halde, bir sahabi nasıl zekât
vermez? Tevbe ettiği halde, zekâtı niye kabul edilmiyor? 2- Hazret-i Osman niye
kabul etti?
CEVAP
1- Salebe münafıktı. Allahü teâlâ onun münafık
olduğunu, tevbe de etmeyeceğini bildiği için zekâtını kabul etmedi. Halk
arasında ayıplanmamak için, münafıklığı meydana çıkmaması için zekât vermek
istedi. Allahü teâlâ da, Müslümanların bu oyuna gelmemesi için zekâtını kabul
etmedi. Tevbe suresinin 76. âyetinin sonunda, (hüm
mu’ridun) buyuruluyor. Tefsirlerde, (Onlar yan
çizenlerdendi, sağa sola yalpalayanlardandı, döneklerdendi, sözünde
durmayanlardandı, itiraz edenlerdendi) gibi manalar verilmiştir. Bundan
sonraki iki âyetin meali:
(Allah’a verdikleri sözü tutmadıkları ve
yalan söyledikleri için, O da bu yaptıklarının sonucunu kıyamete kadar
kalblerinde sürüp gidecek bir münafıklığa çevirdi.) [Tevbe 77]
(O münafıklar bilmez mi ki, Allah, onların
gizlediklerini de bilir, fısıltılarını da.) [Tevbe 78]
2- Resulullahın
kabul etmediğini hazret-i Ebu Bekir de, bir örnek olsun diye kabul etmedi. Hazret-i
Ömer ise, her bakımdan hazret-i Ebu Bekir’e tâbi olduğu için o da, kabul
etmedi. Böylece münafıkların zekâtlarının kabul edilmeyeceği kesinleşti.
Hazret-i Osman’ın zekâtı alıp almaması, artık fark etmiyordu. Kâfirin verdiği
şeyi almanın bir mahzuru olmadığı için, zekât olarak değil, bir bağış olarak
kabul etti. Bu da kâfirlerin hediyelerini kabul etmenin caiz olduğunu
göstermektedir.
Soru: Bu sene hacca gidecek zengin bir kimse, hac için
ayırdığı paranın da zekâtını verecek midir?
CEVAP
Herkesin zekât zamanı aynı değildir. Zekât zamanı, hac
zamanından önce olan, mesela Ramazanda olan kimse, vakti gelince, zekâtını
verir. Kalan parayla hacca gider. Zekât zamanı, Hac zamanından sonra olan,
mesela Muharremde olan, önce hacca gider. Zekât zamanı gelince, hacdan artan
paranın zekâtını verir.