Soru: Cübbeli hoca, sizin için, (Onların
hocaları Şâfiî mezhebinde olduğu için, “Sünnetleri kılarken kazaya niyet
edilir” diyorlar. Hanefî mezhebinde böyle bir şey yoktur) diyor.
Hâlbuki sizin verdiğiniz kaynakların hepsi Hanefî
mezhebine göredir. Acaba Cübbeli hocaya yanlış bilgi mi veriliyor? Verdiğiniz
kaynakları inceleyerek mi bunu söylüyor?
CEVAP
Cübbeli hoca
efendinin, (Onların hocaları) dediği zat dört
mezhebin fıkıh bilgilerinde mütehassıs, icazetli ve salahiyetli bir din âlimi
olan Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleridir. Medrese-tül-mütehassısin’de
müderris idi. Yeni tâbirle ilahiyat fakültesi profesörü idi. O zamanki
icazetler, şimdiki diplomalar gibi değildi. Yetkili âlimler tarafından
veriliyordu. İşte bu icazetli veli zat buyuruyor ki: Senelerce kaza borcu
olanlar, sünnetleri kılarken, o vaktin ilk kazaya kalmış kaza namazı için de
niyet ederek kılmalıdır. Bunların, sünnetleri kaza namazı için de niyet ederek
kılması, dört mezhepte de lazımdır. Böyle olduğunu ispat eden deliller, Hanefî âlimlerinin kitaplarında pek çoktur.
Şimdi bu
delillerden birkaçını bildirelim:
1- 1815’de vefat
eden, Kudüs kadısı Muhammed Sadık Efendi buyuruyor ki: Büyük âlim İbni Nüceym’e
soruldu ki, (Kaza namazı olan kimse, sünnetleri
kılarken kazaya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk etmiş olur mu?)
Cevabında, (Sünnetleri terk etmiş olmaz, çünkü o vakit
içinde farzdan başka, [nâfile olsun, kaza olsun] herhangi bir namaz kılınınca,
sünnet de yerine getirilmiş olur) buyurdu. (Nevâdir-i
fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye s. 36)
Vesikası:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3315
Bu vesikanın aslı
İstanbul Süleymaniyye umumi kütüphanesinde, Esad efendi kısmında [1037]
numarada ve Yahya Tevfik efendi kısmında [1463] numarada kayıtlıdır.
2- Hazret-i Ali'nin
rivayet ettiği hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Farz
namaz borcu olanın nâfile kılması, doğumu yaklaşmışken, çocuğunu düşüren
hâmileye benzer. Artık bu kadına, hâmile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle
olup, farz namazlarını ödemedikçe, Allahü teâlâ, onun nâfile namazlarını kabul
etmez.) [Zahire-i Fıkh, Fütuh-ul-gayb m. 48]
Seyyid Abdülkadir-i
Geylani hazretleri buyurdu ki:
(Farz
namaz borcu olanın nâfilesi kabul olmaz) hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu varken nâfile ile meşgul olmak
ahmaklıktır. Kaza borcu olanın nâfile kılması, alacaklıya, borçlunun hediye
götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz. Mümin, bir tüccara benzer, farzlar
sermayesi, nâfileler ise kazancıdır. Sermaye kurtarılmadan kâr olmaz. (Fütuh-ul-gayb m. 48)
Hanefî âlimlerinden Abdülhak-ı Dehlevî hazretleri,
yukarıdaki hadis-i şerifi açıklarken buyuruyor ki:
Sünnetlerin,
farzları tamamlayacağını biliyoruz. Bunun mânâsı, farzlar yapılırken, bunların
kemallerine sebep olan bir şey kaçırılırsa, sünnetler, kılınan farzın kemal
bulmasına sebep olur. Farz borcu olanın kabul edilmeyen sünnetleri bir işe
yaramaz. (Fütuh-ul-gayb şerhi [Beyazıt Devlet
Kütüphanesi No: 3866])
Vesikası:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=6303
Hanefî mezhebine göre yazılan bu delil nasıl inkâr edilir?
3- Sünnet kılarken
kazaya da niyet edince kaza da sünnet de kılınmış olur. (Necat-ül müminin s. 90)
Vesikası:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3316
Oflu Muhammed Emin
efendinin bu kitabı da, Hanefî
mezhebine göre yazılmıştır.
4- (Birgivî Vasiyetnamesi)nin Niyazi haşiyesinde, çok
kaza namazı borcu olanın, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet etmesi gerektiği
bildiriliyor. Kitapta ayrıca, iki niyetin sahih olduğunu vurgulamak için, (Bir şeyle iki şey eda olunur. Nitekim rükû ile secde-i
tilavet eda olunduğu gibi) deniyor. (S. 263)
Vesikası:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=13920
Bu haşiye de Hanefî mezhebine göre yazılmıştır.
5- Osmanlı
ulemasından Hamza Efendi’nin Bey’ ve Şirâ risalesinin şerhinde, (Yolculuğa çıkmadan önce iki rekât namaz kılmalıdır! Kazaya
kalmış namazı varsa bir, iki veya üç vakit namazını kaza etmelidir! Çünkü kaza
borcu var iken, nâfile kılmak ahmaklıktır) buyuruluyor. (S. 6)
Vesikası:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3315
6- Âlimler
sözbirliği ile bildirdiler ki: Regaib ve revatib ameller ile vacibler, sevabda,
hükümde ve üstünlükte farza ulaşamaz. Sünnetler farzların eksiklerini tamamlar.
Nâfileler ise sünnetlerin eksiklerini tamamlar. Hiçbir nâfile ile farz borcu
ödenmiş olmaz. Bazı avamın [cahillerin] iddia ettiği gibi farzı bırakıp da
nâfile ile uğraşmalarının, mesela, Evvabin namazının farz kazaların yerine
geçeceğini iddia etmelerinin dinde yeri yoktur. (Ruh-ul-beyân
3/127)
Vesikası:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3317
7- Bu konuya gözü
yumuk itiraz edenlerin dayandıkları delil şudur:
Fevt olan [yani bir
özürle kaçırılan] namazları kaza etmek, nâfile kılmaktan iyi ise de, beş vakit
namazın sünnetlerini ve hadis-i şerifte övülen Duha, Tesbih, Tehıyyet-ül-mescid
gibi belli namazları kılmak böyle değildir. Vaktin sünnetleri ile bu nâfileleri
kılmak, kaza kılmaktan evladır. (Redd-ül-muhtar,
Hindiyye)
Vesikası:
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=4742
Burada bildirilen,
fevt olmuş yani geçerli bir mazeretle kaçırılmış namazlar içindir. Terk edilmiş
namazlar için değildir. Terk edilen namazlar için bile olsa, (Vaktin sünnetlerini kılmak, kaza kılmaktan evladır)
deniyor, (Farzdır, vacibdir, lazımdır)
denmiyor. Evla demek, (Farz veya vacib) demek
değildir, (Daha iyi) demektir. Evla olan işin
aksini yapmak da caiz olduğuna göre, (Sünnet yerine
kaza kılınmaz) demenin ilmî bir değeri yoktur.
8- Sözünü senet
kabul edeceğiniz İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
(Farzın
yanında nâfilelerin hiç kıymeti yoktur. Sünnetlerin farzlar yanındaki kıymeti
de, deniz yanında bir damla su gibi bile değildir.) [m. 29, 260]
Damla için deniz
feda edilir mi? Sünnet farza nasıl tercih edilir? (Kaza
borcun olsa da sünnet kıl) denir mi? Ömür boyu kılınan bütün sünnetlerin
sevabı, iki rekât farz sevabına ulaşabilir mi? Bu durum oruçta da aynıdır. Şu
iki hadis-i şerif farzın önemini göstermektedir:
(Ramazanda
mazeretsiz bir gün orucunu bozan kimse, ömür boyu oruç tutsa, o günü kaza
edemez, yani o orucun sevabına kavuşamaz.) [Buhârî, Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî]
(Ramazanda
bir gün oruç tutmayan, onun yerine bütün yıl oruç tutsa, o bir günkü sevaba
kavuşamaz.) [Tirmizî]
9- Farzları
kılarken sünnetler yerine kaza kılmak caiz olduğuna, Trablus fetva emini
Ramiz-ül-mülk hazretleri fetva vermiştir. (Eşşihab
mecmuası, 14 Zilkade 1388 sayısı)
10- Hazret-i Ebu
Bekir, Hazret-i Ömer'e yaptığı vasiyette buyurdu ki: (Allah’ın
gece yapman gereken hakkını gündüz yapsan ve gündüz yapman gerekeni de gece
yapsan Allahü teâlâ kabul etmez. Üzerine farz olan ibadetleri ödemeden nâfile
ibadetini kabul etmez.) (Kitab-ül Harac)
11- (Sünnet kılarken kazaya da niyet edilmez, yani iki niyet
olmaz) diyenler oluyor. Bunu yanlış anlıyorlar. Vaktin sünnetiyle vaktin
farzına aynı anda niyet edilmez. Yoksa vaktin sünnetiyle yıllar önce kazaya
kalmış farza niyet edilir.
İbni Âbidîn "rahmetullahi teâlâ aleyh", (Tehıyyetülmescid) namazını anlatırken buyuruyor ki, (Öğlenin farzına dururken, hem farz, hem de sünneti olarak
iki niyet yapılırsa, iki imama göre, yalnız farz kılınmış olur. İmâm-ı
Muhammede göre ise, o namaz kabul olmaz. Çünkü, farz ile sünnet ayrı cinsten
iki namazdırlar. [Bir namaz vaktinde, kılınan namazlar, ya vaktin farzıdır.
Yahut bu farzdan başka, herhangi bir namazdır. Vaktin sünnetleri ve kaza
namazları bu ikinci cinstendir. Hâlbuki, kaza namazı ile sünnet, aynı cinsten
oldukları için, tek bir namaz iki niyet ile kılınır.] İki imama göre, kuvvetli
olanı kılınmış olur. Hâlbuki, camiye girince kılınan herhangi bir namaz,
tehıyyetülmescid yerine de geçtiği için, farz kılarken tehıyye-tül mescid
olarak da, ayrıca niyet etmek, imâm-ı Muhammede göre de câiz olur. Yalnız farza
niyet edince de, bu iki namaz birlikte kılınmış olur). Vaktin farzı ile
sünnet, başka namaz iseler de, sünnet, farzdan başka kılınan namaz demek olduğu
için, sünnetin kazaya benzerliği tehıyyetülmescid namazının farza benzerliği
gibidir.
Çünkü hadis-i
şerifte, (İbadetler, niyetlerine göredir)
buyuruldu. Amelin sevabına kavuşmak için, niyet edilmesi şarttır.
12- Müslim'deki bir hadis-i şerifte, (Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece [Teheccüd]
namazıdır) buyuruldu. Bir kimse, ömründe hiç Teheccüd kılmasa, âhirette
hiçbir ceza verilmez. Çünkü nâfiledir. Bu kıymetli namazı kılabilmek için kaza
namazı borcu olmamalıdır. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Farz
namaz borcu olanın, nâfilesi kabul olmaz.) [Dürret-ül fahire, Zahire-i Fıkh]
Sünnetlerin de
nâfile namaz olduğu fıkıh kitaplarında yazılıdır. (Cevhere)
13- Kaza namazı
borcu olanın, Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî’de sünnet ve nâfile kılması haramdır. (El-fıkh-ü alel-mezahib-il-erbea)
Hanefî'de ise, faitesi varken nâfile ve sünnet kılması
evladır, terk edilmiş kaza namazları varken, nâfile ve sünnet kılması kabul
olmaz. Vesikaları yukarıda geçti.
Görüldüğü gibi,
bildirdiğimiz delillerin hepsi, Hanefî
mezhebine göredir. Şâfiî mezhebine göre
bildirilen tek delil yoktur. İlmihâl’deki
bu konudaki bilgilerin Şâfiî mezhebine
göre olduğu hususunda dolduruşa gelinmemişse, ortada bir ciddiyetsizlik var
demektir.