Sünnet, yol, iş, âdet, çığır gibi manalara da gelir. Mesela Sünnetullah, Allah’ın âdeti, işi demektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Dinimizde bir “sünnet-i hasene” çıkaran [iyi çığır açan] bunun sevabı ile, bununla amel edenlerin sevabına kavuşur, o yolda gidenlerin sevabından da hiçbir şey eksilmez. Kim de, dinimizde bir “sünnet-i seyyie” çıkarırsa, [kötü çığır açarsa] bunun günahı ile, bu yolda gidenlerin günahı, ona da verilir, o kötü yolda gidenlerin günahından da hiçbir şey eksilmez.) [Müslim]

Hadis-i şerifteki Sünnet-i seyyie kötü yol, kötü çığır demektir. Sünnet-i seyyie = Bid'at-i seyyie demektir. Âlimler, minare gibi güzel işlere, Bid'at-i hasene demişlerdir. İmam-ı Rabbani hazretleri ise, minare, kitap, mektep gibi güzel işlere, Bid'at-i hasene yerine Sünnet-i hasene demiştir. Kıyamete kadar Sünnet-i hasene çıkarmak çok sevaptır. Sünnet-i seyyie ise bid'attir, günahtır. (Faideli Bilgiler)

Avret yerini açmadan, necaseti temizlemek imkansızsa, namazı öyle kılar. Çünkü, temizlemek emirdir. Açmak yasaktır. Günahtan kurtulmak önce gelir. Sünnet emirden de sonra gelir. Sünnet, sevap kazanmak için yapılır. Mekruh olan bir şeyi işleyerek de sünnet yapılmaz. Ama farz yapılır, borç ödenmiş olur. Mesela başkasının suyu ile abdest almak, mekruh ise de, farz olan taharet hasıl olur. Abdestli olan, başkasının suyu ile abdest alınca, sünnet sevabı hasıl olmaz. (Redd-ül Muhtar)

Demek ki, kaza kılıp büyük günahtan kurtulmak, sünnet kılmaktan önce gelir.

Vacibi geciktirmemek için sünnet terk edilir. İmam, sabah namazını kıldırmaya başlarken gelen, caminin dışında veya içerde, direk arkasında sünneti kılar. Böyle, cemaatten ayrı bir yer bulamazsa, sünneti kılmadan hemen imama uyar. Çünkü, cemaat ile namaz kılınırken, yalnız olarak namaza başlamak mekruhtur. Mekruh işlememek için, sabah sünneti bile terk edilir. (İmdâd-ül-fettâh)

Namaz vakti daraldığı zaman, nafile kılmak tahrimen mekruhtur. Çünkü, farzın vaktini kaçırmaya sebep olur. Farz olmayan namazı kılarak, farz olan namazı kaçırmış olur ki, aklı olanın yapacağı iş değildir. Güneş doğarken ve tepede iken ve batarken de, nafile kılmak böyledir. Bu nafileler, beş vakit namazın sünnetleri olsa da, yine böyledir. (Merakıl-felah ve Tahtavi)