Soru: (Yeni Müslüman olmuş, fakat
Arapça olarak namaz sûrelerini bilmeyen bir Fransız, bir Alman veya bir Türk,
namazı, sûrelerin ve duaların tercümelerini kendi diliyle öğrenip kılabilir)
deniyor. İbadet dilini değiştirmek caiz olur mu?
CEVAP
Asla caiz olmaz. (Fetava-i fıkhiyye)
Çok kimse bilir ki,
Kur’an-ı kerimi ezberlemek, kendi dilindeki bir kitabı ezberlemekten çok daha
kolaydır. Sûre ve dua bilmeyen kimse, bunları bir kâğıda yazıp namaz kılarken
karşısına koyar. Öğreninceye kadar böyle okuyarak namazını kılar.
İmam-ı a’zam hariç,
İmameyn’e yani İmam-ı Muhammed’le İmam-ı Ebu Yusuf’a göre Mushaf’a veya kâğıda bakarak okumak, Ehl-i kitaba yani
Yahudilere ve Hristiyanlara benzemek kastıyla olursa mekruh olur, fakat Ehl-i
kitaba benzemek kastı olmadan okumak, mekruh da olmaz. (Dürr-ül-muhtar,
Halebi, Mülteka, Hindiyye, Mecmua-i Zühdiye)
Hiç dua ve sûre
bilmeyen kimse, buna göre, namazda kâğıda bakarak okuyabilir. Şâfiî mezhebinde ise, Mushaf’a veya yazılı kâğıda bakarak okumanın, zaten hiç
mahzuru olmaz. Yeni Müslüman olanın veya hiç
sûre ve dua bilmeyenin, hangi mezhepte olduğu da önemlidir. Kendi mezhebinde
caiz olmayan şey, başka mezhepte caizse, o mezhebi taklit ederek o işi yapmakta
mahzur olmaz.