Soru:
Müslümanlıkla ilgisi olmayan birçok kimse ve gayrimüslimlerden çoğu, mal mülk sahibi iken, birçok
Müslüman yokluk ve sıkıntı içindedir. Allah kâfirlere niye bu kadar mal
veriyor?
CEVAP:
Müslüman,
dünyayı, yani malı mülkü de ahiret için ister. Eğer bu mal, sonsuz olarak
yaşayacağımız ahiret yurduna zarar verirse makbul olmaz. Bunun için Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Ya
Rabbi, azdıran fakirlik ve azdıran zenginlikten, bunların vereceği fitneden
sana sığınırım.) [Buhari, Müslim]
Demek
ki, fakirlik de, zenginlik de fitne olabilir. Hakkımızda hangisi hayırlı ise
onu istemelidir.
Âdet-i
ilahi sebeplerle yaratmaktır, bu sebebe yapışan herkese istediği şeyi verir.
Çalışmasını bilen kazanır.
İslamiyet,
insanın ne yapacağına dair bildirilen kuralların toplamıdır. Bunları kâfir de
uygularsa faydasını görür. Müslüman olarak uygulayan kimse de, ahirette de
faydasını görür.
Kâfirlere
mal mülk vermek onlara iyilik değildir. Allah indinde dünya malının zerre kadar
kıymeti yoktur. Bir hadis-i şerif meali:
(Allah’a
yemin ederim ki, bu dünyanın, Allah indinde sivrisinek kanadı kadar bir kıymeti
olsa idi, kâfire bir yudum su vermezdi.) [Tirmizi,
İbni Asakir]
Allahü teâlâ kâfirlere çok mal ve mülk verirdi. Ancak bütün
insanlar, kâfirliğin makbul bir şey olduğunu, bu yüzden mala mülke sahip
olduklarını zannederek hepsi kâfir olabilirdi. Bunun için her kâfiri zengin
yapmadı. Yoksa hiçbir kâfiri dünyada fakir yapmazdı, hepsini mala mülke
boğardı. Nitekim Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Rabbinin
rahmetini [Peygamber göndermesini]
onlar mı paylaştırıyor? Dünya hayatında onların maişetlerini [gelir
giderlerini] aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için
[kimini âlim, kimini cahil, kimini zengin, kimini fakir, kimini sağlam, kimini
zayıf, kimini âmir, kimini memur, kimini patron, kimini işçi yapmak suretiyle]
birini diğerine üstün kıldık. [İşte ancak bu suretle aralarında kaynaşma ve
birleşme hâsıl olur, âlem nizama kavuşur. Zenginin zenginlik yönünden bir
üstünlüğü olmadığı gibi, fakirin fakirlik yönünden bir eksikliği yoktur.
İnsanlar arasında yalnız rızıkta değil, ilimde, cehalette, iyilikte, kötülükte,
kuvvette, zayıflıkta, vs.de farklılık vardır. Eğer her hususta eşitlik olsaydı
kimse kimseye hizmet etmez, dünyanın nizamı bozulur, âlem harap olurdu.
Bunlarda bile onların hiç bir rolü yoktur. Nerde kaldı ki peygamber göndermekte
yetkileri olsun.] Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha
hayırlıdır. Eğer insanlar [kâfirliğe imrenerek, hepsi kâfir] bir tek millet
haline gelmeyecek olsaydı, Rahman olan Allah’ı inkâr edenlerin evlerinin
tavanlarını, üstünden çıkacakları merdivenleri, odalarının kapılarını, üzerine
yaslanacakları tahtları hep gümüşten yapar, onları altın ziynetlere boğardık.
Bunların hepsi dünya hayatının geçici menfaatlerinden başka şey değildir.
Ahiret saadeti ise, Rabbinin katında Ona karşı gelmekten sakınanlaradır.)
[Zuhruf 32-35]