Soru:
(İhtiyaçları insanlara bildirmemeli) deniyor. Bildirilmeyince ihtiyacımız nasıl
karşılanır?
CEVAP:
Burada,
ihtiyaçların karşılanmasını Allahü teâlâdan
değil de, insanlardan beklemek kastediliyor. Yani sebebe yapışmak için,
ihtiyacımızı başkasına bildirsek de, yine ona değil Allahü
teâlâya güvenmek ve Ondan beklemek gerekir. Hadis-i şerifte, (İnsan, ihtiyaçlarını,
Allah’a havale ederse, ihtiyaçlarını [meydana getirecek sebepleri] ihsan eder)
buyuruldu. Mesela, herkesin ona merhamet ve hizmet etmesini temin eder, böylece
ihtiyaçları görülmüş olur. Başka bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İnsan,
ümit bağladığı yere havale edilir. Eğer Allah’tan başkasına ümit bağlamazsa, Allahü teâlâ da onun işini kendi üzerine alır,
başkasına havale etmez.) [Hâkim]
Kim
Allah içinse, Allah da onun içindir. Allahü teâlâ,
her işte rıza-i ilahiyi düşüneni kendi himayesine alır. İnsanların rızasını
gözetip, Rabbimizin rızasına uymayanların işini insanlara bırakır.
Yahya
bin Muaz-ı Razi hazretleri buyuruyor ki: İnsanlar seni, Allah’ı sevdiğin kadar
sever. Allah’tan korktuğun kadar, senden korkarlar. Allah’a itaat ettiğin
kadar, sana itaat ederler. Ona itaatin nispetinde, sana hizmet ederler. Hülasa,
her işin, Onun için olsun! Yoksa hiçbir işinin faydası olmaz. Hep kendini
düşünme! Allahü teâlâdan başka, kimseye
güvenme!
İmam-ı
Rabbani hazretleri, (Eşin, dostun gönüllerini yapmak için, kendini günaha
sokmak ve ahiretin sonsuz azaplarına atılmak, aklı olanın yapacağı iş değildir)
buyuruyor.
Ebu
Muhammed Raşi hazretleri buyuruyor ki:
Kendin
ile Allahü teâlâ arasında en büyük perde
[engel], hep kendi menfaatini düşünmek ve kendin gibi, bir acize güvenmektir.
Sofilik, istediğin her yere gidebilmek ve bulutların gölgesinde rahat etmek ve
herkesten hürmet görmek değildir. Her halinde Allahü
teâlâya güvenmektir.