Allah'a şükürler olsun ki, bugüne kadar telif edilmeyen, içinde Kur’ân'la ilgili değerli bilgileri toplayan, üstün bir üslupla yazılan, emsali bulunmayan bu kitabı tamamlamak nasib oldu. Bu eserde, Kur’ân'ın anlaşılmasını kolaylaştıran muayyen kaideler verdim, tefsiriyle ilgili bütün yönlerini açıkladım, âyetlerde kapalı olan zengin mânayı kavramada yardımcı olacak esâsları bir arada topladım. Bu kitab'da; özlü, makul ifadeler, doğru ve makbul nakilleri verdim. Kur'-an'ın tefsir ve usûlüyle ilgili bütün eserleri tetkik ederek, değerli ve önemli o-lanlarını aldım, başlıca tefsirlere müracaatta bulundum, bunlardan pek çok bilgiler aktardım, Kur’ânî ilimlerin kaynağına daldım, cevher ve incilerini çıkardım, bilinmeyen yönlerini bulup anlaşılır hale getirdim.
Bu bakımdan, ulemayı zor durumda bırakan meseleler bu kitab'da ele a-lındı, değişik eserlerde bulunan dağınık bilgiler, bir araya getirildi.
Buna rağmen kendimi hatasız görmüyor, her meseleyi tamamıyle açıkladığımı iddia etmiyorum. Şüphesiz her insan, hata ve noksanlıkla doludur. Gerçek bu iken, öyle bir zamanda yaşıyorum ki, insanların kalbi hasetle dolmuş kin ve nefret, damarlarına kadar işleyerek, bütün vücudunu karartmıştır. İnsanların bu halini şair aşağıdaki mısralarda ne güzel dile getirmiştir: Allah, gizli kalan bir fazileti yaymak istediğinde, Bu fazileti, hased edenin diline düşürür. Şayet, yanan ateş etrafa sıçramasaydı, Ud ağacının güzel kokusu farkedilmezdi.
Günümüz insanı cehalet ve tamaha kapılmış, kendini üstün görme hırsı onları kör ve sağır yapmış, böylece dini ilimlerden uzaklaşmış, felsefi ilimlerin tedrisine dalmışlardır. Onlar her şeyde öne geçmek isterken, Allah onları hep geride bırakmıştır. İzzet ve şeref sahibi olmak isterler ama, ilimden nasibleri yoktur. Bunlar kendilerine ne bir himaye, ne de yardım eden birini bulabilirler. Şair şöyle terennüm eder:
İlim talibinin konak yeri bizler olduğu halde, Sancağımızı bırakıp, niye başkalarına uyarlar!
Bu eksikliklerine rağmen, burunları havada, kalplerinde Hak'ka karşı kibir, ağızlarında yalan ve iftiradan başka bir şey görülmez. Ne zaman Hak'ka davet edecek olsan, sağır ve kör kesilirler. Sanki Allah, sözlerini ve amellerini yazan melekleri onlara vekil kılmamıştır. Aralarına bir alim girmeyedursun!.. Cahil-cühela onu oyuncak yaparlar. Onlara göre kamil insan, insanların en kötüsü, noksanlıklarla dolu bir kuldur.
Yemin ederim ki bu zaman, sükut edilecek, oturup evden dışarı çıkılmayacak bir zamandır. Şayet: Bir şeyi bilip de söylemeyene Allah, cehennem ateşinden bir gem vuracaktır, hadisi olmasaydı, ilim sadece amelden ibaret kalacaktı. Şair bunu ne güzel dile getirmiştir:
Bütün gayretinle fazilet sahibi olmağa çalış.
Canla başla, bunları elde etmeğe uğraş, Bu uğurda Allah'ın rızasını kazanmaya bak. Gayret gösterene faydalı olmaktan kaçma. Hased edenlerin, söz ve heveslerini kendilerine bırak. Çünkü ölümden sonra hased, kendileriyle kaybolup gider. Ben; saltanatı büyük, şanı yüce Allah'a sığınarak, bu kitabı tamamlamamı nasib ettiği gibi, hizmetimi kabul ederek nimetini tamamlamasını, Resûlüne tabi olan selef-i salihinden eylemesini, amellerimi boşa çıkarmamasını niyaz ederim. Allah, kulun emelini boşa çıkarmayan cömerttir. Allah'dan başkasına itibar etmeyip, O'na uyan, hüsrana uğramaz.
Salât ve selam, son peygamber, Efendimiz Hazret-i Muhammed'e, âline ve Eshâbına olsun.